1 Kasım 2011 Salı

aklımdaki sevgili profiline tam uyuyorsun mavi-yeşil

sabahın köründe, her zamankinden daha fazla özen gösterdim görüntüme bugün. makyajımı kusursuz yaptım, saçlarımı dakikalarca taradım falan ne için ama, koskocaman bir HİÇ için. halbuki bugün çok güzel olacaktım, mavi-yeşili görecektim, birbirimize gülümseyecektik, yeni bir aşk doğacaktı, bir süre ağzım bir karış açık aklım havalarda gezecektim ortalarda, buraya hep mavi-yeşili yazacaktım, belki de nankörlük yapıp bloğa arada bir yazacak bütün zamanımı mavi-yeşile ayıracaktım. söyle blog, sen mi beddua ettin ha, aklımı mı okumaya başladın artık! ama bütün hayallerim her zamanki gibi yerle bir oldu. bütün gün, pasajın bütün çıkışlarına baktı gözlerim, tuvalete bile gitmedim yahu, ben yokken geçerse diye. ama ne oldu, mavi-yeşil yoktu ortalarda tabi ki. salak kafam, yarın görürüm belki diyerek kendi kendini teselli etmeye çalışıyor. çok mu şey istiyor ki kalbim, sadece bir tanışalım, kaynaşalım istiyor işte.
halen daha mavi-yeşil hayaller kuruyorum. çok zor değil, sadece birbirimizle konuşmak zorunda olduğumuz bir yerde karşılaşalım. bir saniyecik ya, sadece birbirimize soru sormak zorunda kalalım. ondan sonra onu gördüğümde bir "merhaba" demeye hak kazanmış olurum. bu tanışma mevzularında zaten hep bahtsız oldum, adamla aylarca birbirimizi keseriz, tanışma mevzusunda tıkanıklık olur, ondan sonra hoop herif sevgilisiyle geçer gözümün önünden. adalet mi bu? zaten 13 yaşındaki kız çocuğunun tecavüze uğradığı ve yargının kendi isteğiyle olmuştur, istese karşı koyabilirdi pekala dediği bir ülkede adalet sorgulaması yapmam mantıksız. ama işte, farkında olmayarak aklımda çizdiğim profile bu kadar uygun bir adamı ellerimin arasından kaçırmak istemiyorum. ben yarimi, ellere yar etmek istemiyorum. sanırım artık sinirlerim kaldırmaz bunu. dua edin nolur olur mu, mavi-yeşil de adam olsun gelsin konuşsun artık.
yani bugün uzun uzun düşündüm, bari adını bilseydim facebooktan arar bulurdum bu elemanı, anlatırdım böyleyken böyle işte sen aklımdaki sevgili profiline tam uyuyorsun diyerekten. ama dedim kızım napıyorsun sen, önce erkeğin gelip konuşması lazım. adamın aşkından ölsen bile eğer sen ona gidip sevdiğini söylersen en ala kaşar olursun, önüne gelene yazan kız olursun. gel gelelim durum böyle değil işte, kişisel facebook hesabımı her gün kontrol ediyorum, her gün birsürü çevikkuvvet polisinin arkadaşlık isteğini reddediyorum ama bir türlü o adamın talebini göremiyorum. ama, tüm bunlara rağmen ve hayatımda ilk kez eğer konuşmayı becerebilirsem ya da nefes almayı unutmazsam anlatırdım bu adama olan hissiyatımı diye düşündüğümde de bu tabu çarpıyor suratıma. ne acı değil mi, seviyorsan git konuş derler bir de. gideyim konuşayım da dedikodu alsın başını yürüsün değil mi?
şimdilik yapabileceğim tek şey bol bol dua edip, mavi-yeşilin gelip konuşmasını beklemek. elimden başka birşey gelmiyor, yani adamı iş yerine kadar takip edip nerede çalıştığını öğrendikten sonra çiçek falan yollayacak değilim herhalde. facebooktan ekleyemiyorum, adını bilmiyorum. bilsem de tabular ve yazılı olmayan kurallar yüzünden yine ekleyemiyorum hayır her türlü bu adamı ekleyip tanışma kaynaşma operasyonuna girmeyeceksem, bu facebook ne işe yarar ki? ooofffff oooffffff zalımsın dünya, vicdansızsın mavi-yeşil.

1 kişi olaya son noktayı koymuş:

Adsız dedi ki...

selam wodkaenerjii;ben de sozlukte yaziyorum,ve bloguna bi goz atmak istedim.
ne tesaduftur ki ben de bir zamanlar sevdigim adama boyle hitap ederdim. gozlerinin gokyuzu mavisi ve cimen yesili karisimindan dolayi mavi-yesilim olurdu o benim ona dair yazdigim herseyde..kirpikleri de uzun uzun, ok gibi batardi sineme.
gerci sen Allah`im hayirli ,hayirsiz farketmez o benim sevdicegim olsun diyorsun ama :)tum kalbimle hayirlisini dilerim senin icin.
ask gercekten acitiyormus insani ,o mavi yesil gozler,gun gelip zindanin oluveriyormus.
mavi-yesil`den bol bol mesaj yagmurlari diliyorum sana,guzelce islan emi:)

sevgiler

 
↑Yukarı