12 Kasım 2011 Cumartesi

yok annem yok, senin için kendimi yormam

akşam iş çıkışı telefonumda 17 tane cevapsız arama vardı. ekrana bakıp ta 17 cevapsız arama yazısını görünce şaşırıp kaldım zaten bir süre. yahu günlerdir telefonum ya hiç çalmıyor ya da annem arıyor akşam gelirken kola al diye. hal böyle olunca ve ısrarla arayan numara da rehberimde kayıtlı olmayan bir numara olunca ne yalan söyleyeyim heyecanlandım. hani olur ya, mavi-yeşil ya da başka bir yakışıklı pasajdaki ya da civardaki arkadaşlardan birinden telefon numaramı almıştır da aramıştır falan diye düşündüm. arasam mı mesaj mı atsam derken kendi kendime mesaj atmayı daha uygun buldum. mesajı göndermemle aynı numaranın beni tekrar araması bir oldu ve birkaç saniye açmadan baktım telefonun ekranına boş boş. hâlâ daha hayal kuruyorum, ulan cherry yoksa seni niye arasın elin insanı diyorum kendi kendime. tabi ben telefona cevap verince bütün hayallerim yerle bir oldu hatta o mendeburun sesini duyduğum için sinirlerim bozuldu.
arayan eski kankam t. eskiden çok yakındık severdik birbirimizi, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi ama o benim yakın bir arkadaşıma aşık olunca ve i., t.yi istemeyince olay değişti. bu salağa anlattım ben seni sevmiyor bak boşver artık falan diye, bana "sen mi aşıksın i.ye yoksa" kısaltmalı uzun bi konuşma yapınca sildim attım arkadaşlıktan ve o gün bugündür görüşmüyoruz. şaşırdım beni bu kadar ısrarla aramış olmasına. iş yerine de gelecektim ama konuşmak istemezsin diye gelmedim dedi en başta. ben de neden aradığını, çabuk anlatmasını işimin olduğunu söyledim. aslında ne diyeceği zerre kadar umrumda değildi ama eğer ki benden bir iyilik isteyecekse bunu dinleyip büyük bir zevkle de "ilgilenemeyeceğim, şu sıralar çok meşgulüm" deme fırsatını kaçırmak istemedim. nitekim haklıydım, yanılmadım, t.nin yardımıma ihtiyacı vardı, hatta bana ihtiyacı vardı.
konuyu kısaca özet geçti. kredi kartı borcu tavan durumda, işten kovulmuş, birkaç yere başvuru yapmış ama ikisinden olumsuz yanıt gelmiş. ne tesadüf ki başvuru yaptığı yerlerden birinde insan kaynakları müdürü benim liseden çok samimi bir arkadaşımın ablası, çok zor durumdaymış, acaba rica edebilir miymişim? normalde olsa, bana zamanında öyle büyük bir kazık atmasa -bunu ayrıca bir gün anlatacağım- iş başvurusuna zaten benim selamımla gider, pazartesi günü de işine başlardı. bir an düşündüm, durdum böyle telefonda bi sessizlik oldu, o zaman olan muhabbeti hatırladım, yeniden öfkem bilendi, tabi t. sabredemedi ve sordu "ee yardım edecek misin?" diye. "sence eder miyim?" dedim. "hadi ama biz eski dostuz, senin için çok basit birşey, kızla çok samimisin" dedi. "biz eskiden dosttuk ama ne yazık ki sana karşı artık nötr durumdayım, hiçbirşey yapmayacağım tabi ki, bu benim problemim değil" dedim ve kapattım telefonu.
insanlardaki şu rahatlığı anlamıyorum doğrusu, sıç sıva, başın sıkışınca cherry bana yardım et. oldu gülüm, oldu balım, başka bir arzun, maaşını da konuşayım mı peki, başka halletmemi istediği bi husus var mı? hiç gelemem böyle çıkar muhabbetlerine, sen yaptığın terbiyesizliğe rağmen bir özür dileme, iki senedir bir kere arama, bir de nispet triplerine gir ondan sonra başın sıkışınca ara, eski dostuz muhabbeti çek. yok annem yok, bu konuda benden sana zırnık işlemez. sonra durdum, aradım z. ablayı, dedim sizin şirkete t. adında biri başvurmuş, biraz hatrım varsa almayın onu işe, sürünsün. z. abla da tamam dedi, bir ara ona da anlatacağım aradaki problemi, onun sözünü de aldı hani, kahve keyfinin yanında iyi gider biraz dedikodu diyerek kapattık telefonu. doğrusunu söylemek, hatta itiraf etmek gerekirse, zerre kadar vicdan azabı falan duymadım, gerek yok duygusal triplere girmeye. hiç sevmem işi düşünce arayan insanları, hele ki önceden kalma kötü bir finalimiz varsa mümkünse yaşamasın, hayatımın içinde yer almamaya çalışsın, hatta yörüngeden çıksın.
eğer o arpa tanesi kadar olan beynini biraz çalıştırsaydı bilirdi zaten ölmeyi tercih edip ona yardım etmeyeceğimi. nitekim bu durumda da ölecek olan ben değilim. o da ölmez elbette ama, ciddi anlamda kredi kartı mağduru olur. öte yandan bu hafta izinliyim, evde yatacağım bol bol, ara sıra da gezeceğim falan işte, keyfim yerinde yani. tek sorun, sanki böyle grip olacakmışım gibi bir halim var, olamıyorum da ama, bir garipim. hasta olacaksam olayım da iyileşeyim diyerek bu yazıyı da sonlandırıyorum, okuyan herkese sevgiler, öpücükler. :)

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı