26 Kasım 2011 Cumartesi

bir bakışın yetiyor işte içimde kahkahaların çınlamasına

içimde kelebekler, börtü böcekler uçuşuyor hatta durun vazgeçtim tüm bunlardan, bildiğin havai fişekler patlıyor içimde, derinliklerimde. sebebi malum kişi, mavi-yeşil yani. bahsetmiştim daha önce, bayram tatili ardından benim yıllık iznim derken bir süre göremeyecektim onu ve beni unutmasından korkuyordum. hatta bu hafta içi bir gün yine bizim pasajdan geçerken bakmadı bana, daha doğrusu dışarıda müşteriye bilgi veriyordum, arkamdan geçti, göz göze gelemedik yani kendisiyle. arkamdan geçince de sinirlendim, yüzünü göremediğim için artık benden vazgeçti de mecburen bizim pasajı kullandı diye düşündüm. kızdığım için de bu minik detaydan bahsetmedim kısacası.
ancak bugün akşam üzeri, bir de ne göreyim mavi-yeşil karşımda. müşteriyle ilgileniyordum sanırım, inanın o an ne yapmakta olduğumu bile bilmiyorum, tüm herşey minik bir detay olarak kaldı işte. o bana baktı, ben de gördüğüme sevindiğimi belli ederek baktım bu kez ona, öyle put gibi durmadım, adama tren muamelesi yapmadım yani. sonra yürüdü gitti arkadaşıyla birlikte. bizim mağazaya bakıp birşey söyledi, belki gir alışveriş yap demiştir bilemeyeceğim ama bize doğru bakarak konuştu bundan eminim. yani içimde derinlerde havai fişeklerin patlamasının sebebi yine bakışmış olmamız. yani hâlâ daha bir icraat yok ve sanırım biz böyle yüzyıllar boyu bakışacağız. ama özlemişim onun gözlerini görmeyi, çekinmedim, salaklaşmadım, etrafımdaki herkesi unuttum ve baktım onun gözünün içine içine. artık bir icraatte bulunması lazım gelir değil mi? daha ne yapayım ki?
hava ne kadar çok soğudu değil mi? ağda bandı'nın da dediği gibi, "Tanrım biliyorum biraz erken olacak ama yaz gelsin artık yaa" demek istiyorum. mesela an itibarıyla eve geleli 40 dakika oldu, halen daha ayaklarım ısınmadı. yeryüzündeki herkesi ısıtan çizmeler, botlar, montlar beni ısıtmaya yetmiyor. kat kat giyiniyorum, eve gelince de çıkartmak azap geliyor haliyle. resmen ısıtacak tarzda yünlü kıyafetlerden zırh kuşanıyorum ama ııı yok, ısınamıyorum. biliyorum ne zaman yün desek, kat kat giyinmek desek erkek milleti ıyykkk diyor, kadından soğutursunuz diyor ama ne yapalım soğuktan gebermekten iyidir değil mi? yani, inanın soğuyup soğumadıkları zerrece umrumda değil, şu an bile çok üşüyor olduğumdan dolayı hiç dert edemeyeceğim bu düşünceyi. kat kat giydiğim giysilerim de benim problemim neticede değil mi?
aklımı mavi-yeşilden alıp hiçbirşeye adapte olamıyorum şu an. tek umrumda olan bir mavi-yeşil, bir de soğuk hava ve ısınmak bilmeyen ayaklarım. dua edin de bir icraatte bulunsun, gelsin konuşsun, sevgi yumağı oluşturalım kendisiyle. aslında bir ara vicdani ret mevzularında da düşündüklerimi yazmak istiyorum. muhtemelen üzerimdeki mavi-yeşil etkisi geçince yarın yaparım bunu. şimdilik iyi geceler, okuyan ve mavi-yeşil mevzusu için aklından "inşallah konuşur artık şu gariban kızla" diye geçiren herkese sevgiler, öperim kocaman. :)

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı