28 Kasım 2011 Pazartesi

hadi ama artık sevgili olmalıyız

selamlar, iyi akşamlar dilerim. bir pazartesi sendromunu daha kazasız belasız atlatmanın verdiği gurur ve mutluluk var üzerimde. sırf "pazartesi sendromu" klişesini yaşıyormuş gibi görünmek istediğim için, pazartesilerden nefret ediyormuş gibi davranmıyorum. gerçekten benim için pazartesi demek karın ağrısı, yorgunluk, mutsuzluk, huysuzluk ve sağ bacağımın ağrıması demek. istisnasız bu iş böyle, yıllardır her pazartesi kronik biçimde bu ağrıları çekerim ve son derece çekilmez olurum. aksi gibi, tembellik yapabilmek gibi bir durumum yok pazartesi günleri, inadına bankalarda ya da başka yerlerde işim çok olur ve hem satışa hem de dış işlere bakmak zorunda olurum. homurdana homurdana bankanın yolunu tutmuş, hayattan nefret eder vaziyette bir an önce akşamı yapabilmenin planlarını yaparım. sevimli kedi garfield'ın da dediği gibi "hiçbirşey yapmamak için herşeyi yapabilirim" yani.
bugün yine mavi-yeşili gördüm. yine bakıştık, şu anda kendisinden bahsederken bile kendi kendime sırıtıyorum. belki de sadece bakıştığımız bi adama bu kadar anlam yüklemekte hata ediyorum ama elimde değil çünkü bu zat-ı muhterem kişi toplamı 3 eden eski sevgililerime oranla üfüüüü çok daha yakışıklı. etkilenmemek elde değil ne yapayım ben şimdi? inşallah yarın da görürüm, dua edin olm ya. ha tabi bir de son bir yılda kimseye aşık olamadığımı da varsayarsak, insan hayatında birisi olsun, telefonu çalsın, gelen mesaj annesinden kuzeninden ya da turkcell'den olmasın istiyor. hoş, artık turkcell bile mesaj atmıyor ya o ayrı. arada bir de EGM (emniyet genel müdürlüğü) trafikte dikkatli olmam konusunda uyarı mesajları atıyor, adeta kendine iyi bak aklımız kalmasın sende diyor ama, bilmiyorlar ki trafikteki rolüm ya kardeşimin kullandığı arabada ön koltukta oturup sigara içmek ya da karşıdan karşıya geçmek için ışığın yanmasını beklemek.
ehliyet almayı, araba kullanmayı öğrenmeyi aklımdan bile geçirmedim bugüne kadar. kadın şoförler zaten yeterince hor görülüyor, hayır yani reflekslerimiz erkekler kadar güçlü değilse suç bizim mi? ayrıca bir de trafikte kadın şoförleri sıkıştırmaktan zevk alan magandalar var ki, kendilerine tepkim biber gazını sıkmak olur, bu da tahminimce trafikte felaketlere yol açabilir. ayrıca biraz asabi yapım olduğu için çabuk sinirleniyorum, biraz da paniğim sanırım, kontrolümü kaybedebiliyorum. açıkçası benim ehliyet almamam ve araba kullanmamam bursa trafiğinin sağlığı açısından çok önemli.tüm bu sebeplerden dolayı, dolmuş, taksi, otobüs ya da minibüsle yolculuk etmem en iyisi.
velhasıl kelam platonik aşkım mavi-yeşilimi görerek bir pazartesi gününü daha alnımın akıyla bitirdim. inşallah buraya sevgili olduğumuzu da yazmak nasip olur. kocaman bir AMİN diyorum bu duam için. şimdi birazcık sözlüğe bakayım, ne var ne yok okuyup güleyim azıcık. orda da wodkaenerjii adıyla yazıyorum, aynen twitterdaki gibi. öpüyorum herkesi çok, iyi geceler :)

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı