önce vicdani ret ile başlamak istiyorum bugün. söyleyecek o kadar çok şeyim var ki bu konuda, o kadar dumur vakalarla karşılaştım ki günlük hayatta ve sosyal paylaşım ağlarında, pek çoğunun "askerlik" ve "vicdani ret" kavramları hakkındaki düşüncelerine güldüm, geçtim. efendim, bir gün facebook hesabımda "vicdani ret ile askere gitmekten kaçanlara ileride çocukları askerlik hatıralarını sorduğunda, oğlum ben korkup kaçtım mı diyecekler" ifadesinde bir paylaşımda bulunmuştum. tek bir sazan atladı buna, o tek sazan da beni gülmekten yerlere yatırdı. bu eleman "çocuğu ileride sorarsa sosyal sorumluluk görevi aldığını askerliğini bu şekilde gerçekleştirdiğini ve adam öldüremeyeceği için vicdani reddi seçtiğini" belirtmiş. aman ne güldüm. bakınız, adam askerliği adam öldürmek zannediyor, sanırım fazla savaş oyunu oynuyor. aslında bu zavallı düşünceyi kaale almak bile olmaz ama, komiklik işte, anlatmak istedim.
haliyle sinirlendim, o kim oluyor ki yüce Türk Silahlı Kuvvetleri'ne katil, adam öldürücü muamelesi yapıyor. kendisi evinde mışıl mışıl poposunu kaşıya kaşıya uyurken Ağrı'da, Van'da, Hakkari'de dondurucu soğukta nöbet tutan yüce askere ne hakla katil damgası vurabiliyor. son derecede şuursuzca değil mi? bence öyle. dedim ki bu elemana, korkuyorsan asker olmaktan boşver zaten biz gerekirse yaparız askerliği, alnımızın akıyla şanla şerefle ve gururla Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hizmet ederiz, gurur duyarız. gerçekten, vatanını milletini ve Allah'ını seven kadınlar olarak, korkak süt kuzularının yerine yaparız askerlik hani, ayak bağı olmasınlar. okuyup ta derseniz "yahu kadın senin askerlik hakkında fikrin var mı, ruj sürmeye benzemez nöbet tutmak", evet var efendim. hem doğudaki koşullar hakkında fikrim var hem de askerlik hakkında. çok şükür, gün geliyor tek derdim hangi renk ruj süreceğim oluyor ama, muhallebi çocuğu da değiliz hani, en önemlisi Kurtuluş Savaşı'nda ve PKK mücadelesinde can veren, vatan uğruna ölen şehitlerimize saygımız var.
bedelli askerliğe diyecek pek lafım yok, en azından elde edilen paranın Şehit ve Gazi ailelerine dağıtılacağı söylenmiş, doğruysa eğer 30 yaşına kadar askere gitmemiş kişilerin seçtikleri bu kolay yol işe yarayacak. umarım söylendiği üzere, su akıp yolunu bulur da elde edilen para gereken yerlere dağıtılır. öte yandan vicdani reddi seçenlere birtakım yaptırımlar uygulanacakmış. mesela hapis cezası, mesela devlet memuru olamamak gibi. ilk kez bu hükümetin aldığı bir karara YETMEZ AMA EVET diyorum. Peygamber Ocağından kaçana yetmez ama, yine de cezalandırmak şart, öyle değil mi? askerden kaçana adam muamelesi yapmayacağımı da ifade etmiştim, sözlerimin de arkasındayım. Vatanına Milletine Bayrağına hayır gelmiyorsa bir insandan, bizlere hiç gelmez, dışlarım, önemsemem bile.
bilir misiniz, Türk Ordu'su dünyanın en büyük altıncı ordusudur. yüzlerce millet arasından altıncı olmak gurur verici. bu da Vatan borcunu vicdanen reddetmeyen ya da taksitle ödemeyi seçmeyen Mehmetçiklerimizin sayesinde. bizim askerimize askerlik yaptığı için çok büyük paralar ödenmez, ayda iki paket sigara alabileceği kadar maaşı vardır erlerin ama onlar gururla, şerefle ve vatan sevgisiyle yerine getirirler görevlerini. her ne kadar vicdani retçiler korkup kaçsalar da, annelerinin etekleri altına saklansalar da askerliği kutsal gören milyonlarca genç var bu ülkede. Allah yardımcıları olsun.
bir de sosyal hizmetlerde çalışarak askere gitmiş gibi sayılmak isteyen arkadaşlar, vatan böyle korunmaz da kurtarılmaz da. öyle olacak olsaydı o işler, dünya üzerinde savaş kavramı olmazdı, herkes sosyal hizmetlerde çalışarak elde ederdi birşeyleri. yani, asla gerçek olmayacak bir ütopyaya da can vermeye çalışmayınız. açlık ve fakirlik kavramı olduğu sürece savaşlar devam edecek diyorsunuz da, bahsettiğiniz eşit gelir ve eşit yaşam imkanları dünya halkı için gerçekleşmeyecek bir hayal. düzen böyle, yutulmamak istiyorsan büyük balık olmak zorundasın. ezilmemek istiyorsan, güçlü bir orduya sahip olmak zorundasın ve ülkenin bölünmemesini istiyorsan, lafa gelince milliyetçiyim ya da Atatürkçüyüm diyorsan, asker olmak zorundasın. gerçek dünya şirinler köyü gibi değil nitekim.
hazır lafı gelmişken Milliyetçilik kavramını tersinden anlayıp Faşizmle eş anlamlı sayan yüksek zekalı arkadaşlara bir iki lafım var. efendim en basitiyle Milliyetçilik; ortak dili, kültürü ve coğrafyayı paylaşan ve aynı ırktan olan insanların dahilinde bulundukları milleti yüceltme, koruma ve ilerletme isteğini ve duygusunu taşımaktır. yani, milletini sevmektir kısacası. Faşistlik ise; kendi ırkının dışındaki ırklara düşmanlık beslemek ve onları yok etme gayesi taşımaktır. gördüğünüz gibi çok süper zeki arkadaşlarım milliyetçilik ve faşistlik kavramları arasında sevgi ve nefret gibi bir uçurum var. Milliyetçinin derdi, kendi milletinin yücelmesi, ilerlemesidir, ırkına ve milletine duyduğu sevgidir. Faşistse diğer tüm ırklara karşı nefret besler yani kafatasçıdır. bu konuya açıklık getirme kısmeti bugüneymiş. artık bazı kavramları işlerine geldiği gibi yorumlayan mercimek beyinlilere itimat etmeyelim olur mu?
Van depremi sonrasında sevgili Müge Anlı'ya faşist diyen kafalar da bu kavramları eşleştirmekten zevk duyan kafalar ve açıkçası aslında herkes anladı Müge ablanın ne demek istediğini. herkesin bildiği ama cesaret edemediği gerçekleri dile getirdiği için faşist dediler, hahayyy bizzat kendim, Müge Anlı ablamızın faşist olmadığını ve gerçekleri söylediğini savunduğum için bana da faşist dediler, varsın desinler. kendi işine geldiği gibi durum ve konuşma yorumlayan, kavramları birbirine karıştıran geri zekalıların ne dediği çok da umrumda değil açıkçası. biz biliyoruz kendimizi, Allah biliyor kalbimizden geçeni de bu aciz beyinlerin ne dediğine mi takılacağız yani. ama milliyetçiliği faşistlik sanan kimselerin haline hem üzülüyorum hem de acıyorum. objektif olmak şart değil mi? son olarak;
"dilerseniz beni eleştirirken geberin, çok ta fifi açıkçası"
(cümlenin kaynağı agda_bandi, belirtmemek ayıp olur elbette. bir yazısında okumuştum geçen yıl, çıkmıyor aklımdan, eleştiricem diye ıkınan insancıklar için hissettiklerimi dile getirmiş)
sevgiler, öptüm. :)
27 Kasım 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 kişi olaya son noktayı koymuş:
Yorum Gönder