bugünün duası: Allahım, biliyorsun istediğimi, onun da beni istediğini hissediyorum, kimse kimseye öyle bakmaz boşu boşuna. o yüzden kavuştur beni yarime, çok uslu, akıllı, kıskançlık nedir bilmeyen, tam anlamıyla perfect bir sevgili olacağım. ama ne olur o mavi-yeşil gözleri hep bana doğru baksın. amin.
adam tam on gündür yoktu ortalıkta. vazgeçti dedim, artık benimle ilgilenmiyor. ben de saldım kendimi bugünlerde, bu hafta, özenmedim makyajıma saçıma falan. aman allahım bir kafamı çevirdim ki yarim iki dirhem bir çekirdek, çekmiş lacileri salına salına geçiyor önümden. allah dedim, büyüksün bunu bana nasip et, bu benim sevdiceğim olsun. sonra içeri girip aynada kendime baktım! saçlarım elektriklenmekten düz fönden abuk dalgalı bir föne dönmüş, makyajım ıyykkk kendime baktığım zamanlarla bugünkü makyajımın fotosunu görsem kusarım, gözlerim uykusuzluktan şiş ve kırmızı!! adam bir daha da uğramaz buralara dedim kendi kendime. bütün gün akşam üstüne dek, bu tipte gezdiğim ve kendimden utanmadığım için küfrettim kendime. aklımda mavi-yeşil gözler, offff off dedim ne yapsın bu adam beni.
adam tam hayalimdeki gibi -ki hayalimde özel bir sevgili profili çizdiğimi onu fark edince öğrendim, haberim yokken ne hayaller kurmuşum meğer- esmer, uzun boylu, mavi-yeşil arası gözleri var, yanakları hafif kırmızı, saçları simsiyah ama arada beyazlar var, gümüş gibi parlıyor. ah ben, ah o... son yıllarda gördüğüm en yakışıklı iki adamdan biri bursada. öteki çok havalı bana bakmıyor bile, ben de onu sallamıyorum. ama bu, gözünü gözümün içine dikiyor, bana öyle uzun uzun bakıyor, hafif tebessüm ediyor ve o arada ben nefes almayı unutuyorum. yok böyle bir heyecan, adam benimle konuşmaya teşebbüs etse, bayılırım korkarım. allahım, ne olursun olur da tanışma durumu olursa bir salaklık yapmayayım, kekelemeyeyim, bayılmayayım. sonra zaten zamanla alışırım.
ben adam beni bir daha görmek istemez zaten derken, hiç beklenmedik bir anda akşamüzeri bir daha geçti bizim mağazanın ordan. baktı yine gözümün içine, baktım ben de gözünün içine cesaret bulsun da gelsin konuşsun diye. sonra düşündüm kendimi, ben zaten çok kıskancım, bu adama hayatta huzur verebilmem için herhalde derhal nikahıma alıp evinin erkeği yapmam lazım. o evde otursun ben çalışıp bakarım ona ama görmesin başka kadınlar onu. ikinci bir ihtimal daha var, şehirdeki sevgilime asılma potansiyeli yüksek bütün kadınları yok etmek ama bu da çok soykırımvari olur, adam korkar benden. nasıl dayanacağım, nasıl kıskançlık krizlerine girmeden o ilişkiyi yürütmeyi başaracağım bilmiyorum ama ben hazırım, seviyorsa gelsin konuşsun. zaten önemli olan bu ilişkinin başlaması, yürütme kısmını ilişki esnasında düşünürüz.
arada böyle yüzü, gözleri falan geliyor gözümün önüne kendi kendime sırıtıp duruyorum falan. öleceğim yahu, nefes alamamaktan korkuyorum. onu düşünürken nefessiz kalmaktan, sevdiceğime kavuşamadan ölüp gitmekten korkuyorum. allahım ben söz veriyorum, uslu, akıllı, problemsiz bir sevgili olacağım. ama yeter artık kaç ay oldu, hissediyorum o da ilgileniyor. o halde yardım et bana, ne bileyim karşılaşalım tarafsız bir sahada. bir şekilde konuşmak zorunda kalalım. ama, ruhen ve aklen bu adama ihtiyacım var, biliyorsun!
20 Ekim 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 kişi olaya son noktayı koymuş:
Yorum Gönder