sıkıldım... dedim. sıkılma, insanlar yanlış düşünür dedi. durdum, gözünün içine baktım ve koca bir YUH dedim. efenim, bahsettiğim zat, hayatını elalemin ne diyeceği, ne düşüneceği gibi hastalıklı mevzulara göre kurgular. tepki çekmesi muhtemel olan mevzularda susup sırıtır hayatta ne düşündüğünü söylemez, karşı komşusu nasılsın diye sorsa hep "iyiyim" der, kötü bile olsa, kahrından ölse bunu belli etmez çünkü insanların iyiyim yanıtını almadıklarında çeşitli fikirler yürütüp sebebini olmayacak şeylere bağlayacağına inanır. kısacası, olası her türlü dedikodudan kaçınır kendince. bazen onu kızdırmak için "şimdi sen bunlara hep iyiyim diyorsun ya, kim bilir iyiliğinin sebebini nelere bağlıyorlardır üfüüüüü allah bilir dün gece senin taş gibi bi adamla şokella partisi yaptığını düşünüyorlardır" gibisinden takılırım. o da ciddiyetle dönüp "dalga geçme be mal" der bana. böyle geçinip gideriz.geçen gün tekel bayiden sigara alırken zamlardan bahsettik biraz. yakındım marlboro blue ice'ın dokuz lira olmasından, bu çekiştirmeye başladı kolumdan hadi gidelim diye. çıktık "nooldu ya dellendin mi yine" dedim, "kızım saf mısın ne şikayet ediyon zamlardan adama, fakir sanacak parası yok sigara almaya ama sürmüş yüzüne boyaları diyecek" dedi.güldüm, katıla katıla güldüm sokak ortasında. bu sefer ekledi bizimki "gülmesene be, millet bakıyo zaten" diye. "ah be kuzum, ersin amca yabancı mı, param olmasa bile sınırsız kredim var burda bilmez misin? aynı zamanda duyan da çok zenginiz sanacak, ulan tek bir yatırımım var kenarda o da bir çeyrek altın" dedim. o da güldü bu sefer eklemeyi de unutmadı "ama olsun olur olmaz yerde öyle konuşma sen yine de" dedi. yine güldüm.
eğlenceli oluyor benim için onun tepkilerini izlemek ama onun için üzülüyorum. hep söyler "senin şu amaaannn çok ta fifi mantığın yok mu onu hem seviyorum hem kıskanıyorum" diye. bu kadar umarsız olabilmeme hasta oluyormuş. o da böyle olabilmek istiyormuş, olamıyormuş. evet olamaz, çocukluğundan beri "elalem ne der sonra kızım" "aaa ayıp ayıp milletin ağzına laf verme" telkinleriyle büyümüş bir insanın yetişkinliğinde çok farklı, mahalle baskısını aşmış birisi olabilmesi çok zordur. sınırları zorlasa dahi, olamaz. hep aklını kemirir elalemin ne diyeceği. ben bu "mahalle baskısına" dur diyeli, ben bu "elalem ne der sonra"ya "çok ta fifi" demeyi başarılı hayli zaman oldu. ergenlik bitip de aklım başıma erdiğinde, az buçuk da sorumluluk yüklendiğinde üzerime çok sevgili elaleme de destur çektim kendimce. sonra olanlar oldu zaten, elalemin ne diyeceğini bırak elalem kavramını sallamaz oldum.
bazen bu kadar umursamaz olmam normal mi, yoksa bir anormallik mi var bilmiyorum. ama insanların hayatlarını elalemin ne diyeceğini düşünüp hesaba katarak yaşaması çok enteresan ve yorucu. sizin dışınızda, hiçbirşeyiniz olmayan bir otorite var ve sizin sırf bu insanlar yüzünden yaşam tarzınıza, kafanızın içindeki düşüncelere, duygularınıza dikkat etmeniz gerekiyor. zaten olmayan özgürlüğünüz, hiç umrunuzda olmayan insanların ne diyeceği de göz önünde bulundurulunca iyice küçülüyor. yazık oluyor yahu, hem o ahali boşa enerji harcıyor hem de bizim mahalle baskısı, elalem otoritesinden sıtkımız sıyrılıyor.
0 kişi olaya son noktayı koymuş:
Yorum Gönder