kara pazartesi... ötv'ye yapılan güncellemeden sonra sigaraya zam geleceğini biliyordum ama bu kadarını düşünmemiştim. sabah, her zaman sigara aldığım tekel bayiine uğradım, zam geldi mi diye sordum ersin amcaya. geldi dedi, winston light ne kadar oldu dedim, yedi buçuk oldu cherry dedi. şokkk geçirdim. hani altı buçuk falan olur diye düşünmüştüm de yedi buçuk çok bee. az kalan sigara paketime baktım, yarımmış almadım vallaha yenisini, artık devir az sigara içme devri dostlar. marlboro blue ice zaten artık senede bir kez alacağım bir sigara oldu, dokuz lira nedir be abicim, aldığımız zehir altı üstü. hayat çok pahalılandı dedim kendi kendime. zengin bir ailenin kızı değilim, orta halli, kendi yağıyla kavrulan insanlarız, elbette yapacağım üç kuruşun hesabını.önceki bütün sigara zamlarında sigarayı bırakıp kendime kısa süreli acı vermiştim. ama en fazla 4 gün dayanabilmiş, onda da 4 gün boyunca kendimi çikolata, fındık ve çekirdeğe verdiğimden mutlaka kilo almıştım. bu sefer, azaltma tekniğini uyguluyorum. artık bilgisayar başındayken ard arda sigara yakıp, bu sigaralardan üç beş nefes çekip kendi kendine bitmeye terk etmek, unutmak yok. inanın, filtresine kadar içiyorum artık "nimettir atılmaz" diyerekten. bazı arkadaşlarım kaçak sigara arama işine girişti. vatandaşı bu kadar sömüren devlete gram vergi gitmesin içtiğim sigaradan diyorlar ama, ben kaçaktan tad alamıyorum. haklılar aslında, vergi üstüne vergi koyan bu hükümete kaçak ürünle de tepki verebiliriz.
öte yandan recep tayyib ağa, pahalı geliyorsa sigarayı bırakın diyor. içkiyi de azaltın demeyi unutmuyor. alkolle aram yoktur pek de, yine de şu takılıyor aklıma "ayık kafayla bu ülkeye nasıl tahammül edeceğiz. sana nasıl tahammül edeceğiz tayyib..." bugün bütün sigaralarımı tayyibin suratında söndürürmüş gibi hayal ettim kendimi. milletçe öyle bir alışmışız ki ayakta uyutulmaya, başbakanımız dedi ya hemen bırakırız sigarayı. bizim toplumda öyle yalaka öyle satılmış insanlar var ki, her zamda adama ana avrat sövüp seçim olunca iki paket makarnaya tav olup gidip oyunu verir bunlara. zannedersem o makarnalar okunup üflenmiş, adam düşünemiyor o dağıtılan kuru erzaklara muhtaç olmasına sebep olan yine bu kişiler esasında. işsizliğin sürekli gündem olduğu bu ülkede, çıkartılan yeni vergiler, güncellenen vergiler, elektriğe suya doğalgaza yapılan zamlar zaten büyük çoğunluğu dar gelirli olan vatandaşımızı daha da fakirleştiriyor.
bunlar da, masraflarını meclisin karşıladığı seçim kampanyalarıyla kömür ve yiyecek dağıtıp utanmadan bir de vatandaşı kendisine minnet duymaya zorluyor. eğer mümkünü olsa, oy vermedim ben onlara deyip de oy vermiş olan, şimdi de zamlardan şikayet eden, sonra ileriki seçimlerde yine onlara oy verecek olan kimseleri tek tek tesbit edip ağızlarına takunya ile vurmak isterim. öte yandan adamlar utanmadan, milletvekillerine yılda 22.000 tl yol ve telefon masrafı ödeyecekmiş. yahu milletvekillerinin zaten bir makam aracı, bir özel şoförü var, daha ne yol masrafı bu. hesapladım, ben bir sene çalışıyorum yine de 22.000 tl kazanamıyorum. ohaa dedim, içten dileklerimle kendilerine.
işte böyle tasarruftu, zamdı, tayyibdi derken berbat bir pazartesiye giriş yaptım. zaten sevmem pazartesileri, sendromu bedeninin ve ruhunun her zerresinde hissedenlerdenim. insan, cebimizde beş kuruş kalmasın diye uğraşıyorlar deyyuslar diye düşününce de cinnet noktasına geliyor. bu sabah anladım borç yüzünden zam yüzünden intihar eden insanları. günün devamı da kötü geçti zaten, hava soğuk, işler bozuk, tepeler atık vaziyette akşamı yaptık. hiç istemiyorum yarın olmasını hiiiççç..!!
17 Ekim 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 kişi olaya son noktayı koymuş:
Yorum Gönder