25 Ekim 2011 Salı

bana bir daha yaklaşma!

içimden nasıl küfürler patlatmak geliyor biliyor musunuz? bilmiyorsunuz. böyle, erkek ağzı gibi, öfkeli, kavgacı, belalı bir erkeğin ağzından çıkar gibi. verilen emeğin, zor günlerde edilen yardımın, sevmenin, baba yarısı gibi görmenin, güvenmenin karşılığını yağlı kazık olarak geri veren insanı öldürmeyerek, ama öldürmekten beter ederek, canının en çok acıyacağı yerlere vurup, onu en çok kahredecek yerlerden kanatır gibi. bir türlü anlatamıyorum içimdeki kızgınlığı, kırgınlığı, öfkeyi. anlatamıyorum içimdeki sevginin nefrete dönüşen o keskin halini. anlatamıyorum büyüttüğüm güvenin yerini nasıl hayal kırıklığına bıraktığını. canımın en çok nereden acıdığını. tek istediğim şu an, onun o düşüncesiz, bencil, çıkarcı kafasını karşıma alıp, canının en çok acıyacağı noktalara dokunarak küfretmek, öfkeden ağzımdan tükürükler saçarak aciz düşüncelerini aciz stratejilerini bir bir yüzüne vurmak. ve istediğim, onun dirhem dirhem, sakin sakin geçmiş zamanlara gitmesini sağlayıp, insanlığından utanışını izlemek.
hayatımda hiçkimsenin canımı bu kadar yaktığını hatırlamıyorum. hayatımda hiç kendimi çok güçsüz olduğum halde güçlü görünmek zorunda hissettiğimi hatırlamıyorum. ben hayatımda hiçkimseye karşı bu kadar savunmasız, sığınmasız kalmadım. yaşadığım çevre beni hep strateji izlemeye sevketti ama hiçkimseye karşı bu kadar büyük güven duyup hiç bu kadar savunmasız kalmadım. bir anda, ani ve şok gelişmeler karşısında kaldığım çaresizliğe mi yanayım, babam ve kardeşimden sonra en çok güvendiğim insan tarafından bu kadar hayal kırıklığına uğratılmış olmama mı üzüleyim bilemedim. haftalardır tetikte yaşamak nasıl bilir misiniz? bir pişmanlık konuşmasını bir af dilemenin hayalini kurmanın ne olduğunu bilir misiniz? günlerce kendinizi uyuyup uyanınca geçecek diyerek kandırdınız mı? uyuyup uyanınca geçmedi işte. ailece, hepimiz aynı kasveti taşıdık içimizde, aynı kederi ancak birbirimize belli etmedik. çıkar yol bulmak için çeşitli kapıları zorladık ama, olmadı bazıları. yine de zorlamaya devam ediyoruz ama 23 yaşımda, sırf stres atmak için açmış bulunduğum bu bloğa bile anlatamamak yaşananları, tüm geçmişle birlikte nankörlüğün de yükünü omzumda taşımanın ağırlığını buraya bile yazamaz oldum. her deneyişimde geçmiş zor günlerden bahsetmeyi, gözlerim doluyor, elim şiddetle basıyor klavyedeki tuşlara. en yakınım olması gereken ama müdafa amaçlı en uzağıma koyduğum insanlara duyduğum öfkeyi dalga dalga hissediyorum bedenimde. sonra vazgeçiyorum buraya yazmaktan da, dilim anlatmaya cesaret edemiyorsa, elimi de yazmamaya zorluyorum.
fakat öyle bir durum ki, yapılan haksızlıkları, yaşanan zor ve acı günleri vicdanımda ve aklımda her dakika tekrar tekrar yaşıyorum. kendi kendime, yalnızken bile dile getiremediklerimi buraya yazmamak için savaşıyorum. bir başlarsam eğer, bir daha sonu gelmeyecek ve ben o insanlardan çok daha fazla nefret edeceğim, en iyisi susayım diyorum. kendi kendime sürekli kavga ve hesaplaşma halinde olduğum tüm bu insanlara bana bir daha yaklaşmayın diyorum... yaklaşma..

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı