4 Ocak 2012 Çarşamba

"yamaç paraşütüne gidelim mi?"

dedikoduya geldim ama öyle büyük havadislerim yok ne yazık ki. ilk olarak sozluk.org'la bütün bağımın koptuğunu bildirmek isterim. yani "böyle aşkın ızdırabına başlarım" dedim ve çektim kapıyı. bu arada uludağ sözlükte de yazar oldum. yine wodkaenerjii adını kullanıyorum. eski sözlükten birkaç arkadaş ta geldi, ortamı sağladık yine. hadi iyiyiz..
önümüzdeki hafta için yaptığım evde yatış planları yerle bir oldu. mağaza sorumlumuzun böbreğinde taş çıkınca küçük bi operasyon geçirmesi şart oldu. yani, muhtemelen ocak sonu ya da şubat başına ertelendi planlarımız. plan demişken evde yatacağım canım, kılımı kıpırdatmaya niyetim yok açıkçası. mis gibi sıcacık ev, oohhhh! ayrıyetten plan diyince "vazgecmemek" adlı arkadaşın dedikodusunu yapayım birazcık. ömrü hayatımda kestelde yamaç paraşütü yapıldığını ilk kendisinden duydum. arkadaş pilot olacak yakında, hani bildiğiniz pilot. "yazın yamaç paraşütüne gideriz" dediği anda bi an kalakaldım. hani ne tepki versem de "yamaç paraşütü kim ben kim, yahu uçan güvercinden korkuyorum ben" mesajını hissetsin diye. arkadaş gezmeyi, uçmayı seviyor şüphe yok ama o uçak kullanabiliyor, uçmaktan korkmuyor diye ben de korkmayacak değilim. hemen kestirip atma demişti, buradan sana sesleniyorum bayım, gerçekten yamaç paraşütü yapacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. hiç "yaa korkucak ne var ödlek" diyip te beni gaza getirmeye çalışma, bildiğin korkuyorum, cidden bak. teslim oldum.
ben şehir dışına çıkmamış bir kimseyim. yani, belki tembelliğimden belki de akıl edemeyişimden bilemiyorum ama şehir dışına çıkmak gibi bir programım olmadı bile. istanbulda mağaza açıldığında "allaaam kim kalkacak feribota yetişmek için sabahın köründe nolur beni götürmesinler" diye dua etmiştim. o derece yani. dün akşam da en son şehreküstündeki güvercinlerden bahsediyorduk, birden pragdakiler de güzel muhabbetine geldik. pragda güvercin var mı, onu bile bilmiyorum. sonra bizim yalnız kovboya "bana da kart atarsın" dedim, o da "olur atarım, hatta seni de alırım çanakkaleye gideriz" dedi. 5 saatmiş bursadan, vallahi haberim yoktu. aklıma ilk gelen soru "sabah kaçta kalkmak gerekecek acaba" oldu. sonra da kendisi bana "bursa bekçisi" dedi. hayır, bende bir problem mi var tam çözemedim.
daha yamaç paraşütüne gidelim demesi aklıma geldikçe kendimi bu aktivite içersinde düşünüp düşünüp gülerken, bir de çanakkaleye gitmek için kaçta kalkmalıyım nan düşüncesi yerleşti beynime. ama yapma böyle şeyler, böyle radikal aktivitelerden bahsetme bana "vazgecmemek" korkuyorum, bilmiyorsun. mazallah hık diye ölürüm kalp krizinden, yıllardır tek yaşadığım aksiyon işler yavaş olduğunda patrondan fırça yeme ihtimaliydi, bünyem kaldırmıyor böyle şeyleri cidden bak. tamam ben bursa bekçisi olayım kabul, ne kadar kızdırırsan kızdır gıkım çıkmaz inan olsun. ama işte sen paraşütten korkmuyorsun diye beni de korkusuz bilme olur mu?
tüm bunlar dışında bir gelişme, bir aksiyon yok hayatımda. kısmetim kapalı. yılbaşı gecesi iki dileğim olmuştu, birincisi "allaaam nolur piyango bana çıksın" ikincisi "allaaam nolur uludağ sözlük beni yazar yapsın." tuta tuta ikincisi tuttu ya, hani piyango bana çıktıktan sonra alırdım uludağ sözlüğü, ya da parası neyse verir yazar olurdum pekala. şanssızlık işte, ne yapalım. amorti bile yok yav, keşke o parayla kendime ruj alsaydım diyorum. napalım artık, seneye deneyeceğiz şansımızı. herkese iyi geceler dilemeden önce "vazgecmemek"e söyleyeceğim bir çift lafım var; "ben paraşütten korkarım, cidden bak" ve herkeslere iyi geceler, kocaman öperim herkesi. kıpss..

3 kişi olaya son noktayı koymuş:

SOW dedi ki...

heey, yamaç paraşütü iyidir! hiç denenedim ama bağımlılık yaratan birşey gibi gözükür gözüme yıllardır. dene bence. :D

wodka dedi ki...

@ahhlaksız; yok ben korkarım :)

SOW dedi ki...

yamaç paraşütü uçakla atlanandan çok daha risksiz ama. :D

 
↑Yukarı