15 Ocak 2012 Pazar

"wodka sana bi koca lazım!" yok canım şu an değil.. :)

"SENİN İÇİN ENDİŞELENİYORUM!"

pazar sabahının dokuz buçuğunda çok sevgili kuzenimin kurduğu bu cümleyi anlamlandıramadım haliyle. henüz uyuyorum, ev telefonu çılgınlar gibi feryat figan çalıyor, "hayır hayır açılmayacğım işte" diye ağlayan göz kapaklarımı zor bela açıyorum ve o telefona cevap verip, eğer biri ölmediyse ya da acil hastalanmadıysa, iş yerimde yangın çıkmadıysa, beni pazar uykumdan uyandıran bu kuvvete çemkirmek için telefona cevap veriyorum. amanın o da ne? kuzenim, işi gücü bırakmış, "anne kahvaltı anneee" diye ağlayan ufaklığın sesine kulaklarını tıkamış bana "senin için endişeleniyorum wod!" diyor. anlayamadım ilk başta, herhalde rüyasında gördü dedim, ya da yalan yanlış bir dedikodu gitti kulağına, geçen kocasını görmüştüm "hastayım yav üşütmüşüm" demiştim herhalde çok hasta olduğumu düşünmüştür diyorum, beni sabahın köründe böyle uyandırması için mantıklı bir sebep arıyorum kendi zihnimde.
w: hayırdır kuzum ya, neden endişeleniyorsun benim için, rüyanda mı gördün hayırdır sabahın bu saatinde.
k: sen hala uyuyor musun?
w: hönk! kızım pazar bugün yav, akşam da geç yattım biliyo musun? bırak uyuyalım yani.
k: cidden senin için endişelenmeye başladım artık, bu ne tembellik.
w: oha, kızım ben bütün hafta yedide uyanıyorum, bu kadar da olsun yani.
k: hayır senden küçük kızlar nişanlandı, evleniyor, yaşıtların çocuk doğurdu, sen hala pazar günleri evde kös kös otur. gün yüzüne çıkma sakın, turşunu kurucam artık.
w: ya manyak mısın bu soğukta ne dışarı çıkması, bütün hafta geberiyorum soğuktan zaten, yaz gelsin gideriz gezmelere.
k: ay bunu da yanlış anlıyorsun, ben sana dışarı çık demiyorum ki, bana gel, sevgiye gidelim, görümceme eltime gidelim ki kocamın arkadaşlarının anneleri görsün seni, artık evlen nişanlan falan yani.
w: hem yuhhh hem yok artık, bana ne millet evleniyorsa yahu, koca bulmak için güne mi gidicem, bilirsin hiç tarzım değil!
k: ee nasıl koca bulucan yoksa, evde kalıcan kızım evde. var mı bi fikrin bu konuda.
w: vallahi cicim "koca bulayım evleneyim" cümlesi hayat felsefem olmadığı için şu an bu tartışmaya girmiyorum bile. şimdi müsadenle telefonu kapatıyorum, gidip biraz uyuyayım. hadi öptüm çok, beyine selam söyle, hatta söyle de bi ara seni bize oturmaya getirsin.
k: aloo, dur kapatma dur dur!!
w: dıtdıtdıtdııııııttt!!
evvet canikolar, anlaşıldığı üzere sevgili kuzenimin beni sabahın köründe aramış olmasının tek sebebi hala daha evlenmemiş, nişanlanmamış olmam. daha önce de bi kuzenim 3 kez nişanlanıp nişan atınca "senin kısmetin mi kapalı acaba, hem nihalden daha güzelsin, daha zekisin" demişti. yani hatunun fikrine göre, bir kadının yaşamdaki temel amacı evlenip çocuk sahibi olmak, evinin kadını bebişinin annesi olmak. budur olay. ha sormuyor hiç "wod kendini evliliğe hazır hissediyor musun?" "wod hayatına evlenirim nan bunla diyeceğin biri girdi mi?" diye.
evliliğe şu an için kendimi hazır hissetmiyorum. evet yaşım 23, evet benimle aynı yaşta olup ikinci bebeğine hamile olan arkadaşlarım var, evet liseden bir arkadaşım evlendi boşandı ve bir daha evlendi yani bana tur bindirdi, evet benden küçük kızlar evleniyor ama ben evlenmek istemiyorum. belki temel sebebi "evlenirim nan bunla" diyeceğim bir adam tanımamış olmam. yani öyle uzun soluklu ilişkilerim olmadı, hiçbir allahın kuluyla evlilik hayali kurmadım, öyle çok sayıda ilişkim de olmadı, geriye dönüp baktığımda "bu adamla bi ara sevgiliydik ama ne ara hatırlayamıyorum" diyemem. az ve kısaydı ilişkilerim. sanırım kimseye tam manasıyla güvenemedim ve aşık olamadım. kendimi evliliğe hazır hissetmiyor oluşumun temel nedeni budur belki de.
yanlış anlaşılmasın evlilik karşıtı değilim ama sırf "ay zengin olsun bana baksın" "ay başımda bulunsun yeter" "ay aman evde kalmayayım" düşüncesiyle gencecik yaşında önüne ilk gelenle evlenen hemcinslerimi anlamıyorum. dövesim, ciddi şiddet uygulayasım geliyor. baba baskısıyla evlenen arkadaşımı da gördüm, 18 yaşında adama aşık olup, acaba anlaşır mıyız, ailelerimiz ne derecede uyumlu, yahu gerçekten seviyor muyum ve bir ömür bu adamla geçer mi diye düşünmeksizin evlenen, aradan 2 sene geçince "wod ben boşanıcam, senin şu avukat ablanın kartını versene" diye gelenler de oldu yanıma. yani öyle çocuk oyuncağı değil yekparem bu işler, "ay bu renginden de olsun bende" diyerek ruj almıyorsun neticede, ömürlük bişey. ha boşanmak, dul bir kadın olmak elbette ne ayıp ne kötü ama işte ne gerek var değil mi? yapboz değil bu neticede, dikiş tutturacağına inanmadığın bir adamla neden evlenesin ki?
bir de işin maddiyat kısmı var. şimdi elbette herkes ister rahat geçim sağlayabileceği, maddi olarak sıkıntı yaşamayacağı bir adamla evlenmek. bana bile sorsan, ilk tercihim bu olur, böyle bir tercih hakkım varsa. niye çalışayım ki, beyim getirsin ben yiyeyim. ama işte esas mesele bu değil. karşılıklı saygı ve sevgi yoksa, yani adam seni seviyorsa sen adamın cüzdanını ve kredi kartını seviyorsan yaş annem o iş. bir iki sene canım cicim takılırsınız, sonra adam bakar parayı verdikten sonra başka kadınlar da var ortalıkta, sonra ya sana sepet havası çalar ya da gözünün içine baka baka "parasıyla değil mi?" diyerek boynuzları takar. o boynuzlar yörüngeden çıkar da sırf kendi ayaklarının üzerinde duramayacak kadar aciz olduğun için sesini çıkartamazsın. yapma annem, yapma kuzum boş işler bunlar e mi?
bana "evlen evlen" diye tutturan kuzenimin de çok mükemmel bir evliliği yok açıkçası. sevgilisiyle evlendi, maddi sıkıntısı falan yok ama hani ben olsam o hayatı yaşayamam. ekonomik özgürlüğü yok bi kere, kocası olur diyecek te gezmeye gidecek, ha tabi evliysen belli başlı sorumlulukların olur, başını alıp 3 günlüğüne arkadaşına yatılı misafir gidemezsin tamam da, çarşıya çıkmak için şirinlikler yapıp izin kopartmaya çalışmak ta neyin nesi? onu geçtim bizim damadın bikaç kaçak et kesme vukuatı oldu sanırsam. hani %100 kanıt aramadım, ararsam bulacağımdan emindim o kadar. işte bu da erken yaşta özenip evlenmekten kaynaklanan bir durum.
bir de kayınvalideyle falan tek çatı altında yaşıyorsan aman allahım allah kolaylık versin. aynı apartmanda bile olsa, kayınvaliden dünyanın en melek en mükemmel insanı bile olsa bir yerden sonra birbirinize batmaya başlıyorsunuz. insan ki öz anası ve babasıyla bile aynı evin içinde çatışıyor bazen, yalan mı? huyunu suyunu bilmediğin insanları kabullenmek, sahiplenmek, onların seni kabullenmesi ve sahiplenmesi için de zor ve sancılı bir sürece ihtiyacın oluyor. eğer yeterince sağlıklı düşünemiyorsan ve yeterince sabırlı değilsen orada bir sürü tatsızlık çıkıyor, evliliğin ilk dönemi, cicim ayları sana zehir olabiliyor. o yüzden bin kere düşünüp, ince eleyip sık dokuyarak verilmesi gereken bir karar bu. yani demem o ki, şimdilik böyle iyiyim çok ciciyim, evlenmeye karar verdiğimde ilk davetiyeyi de "evlen artık" diye başımın etini yiyenlere vereceğim. hadi öperim herkesi, gelin bi sarılalım bakalım. :) iyi pazarlar efenim, kıpss..

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı