29 Ocak 2012 Pazar

yarım kaldığını hissettiğin anda...

birkaç saat önce yani henüz hava tam olarak kararmamışken, güneş hala daha yüzünü gösterme çabasındayken "lalalala lağğğğğ" modunda şarkılara eşlik ederken sonra güneş batınca, akşam olunca, akşam yerini geceye bırakınca, media player'da çalan şarkılar ufaktan istasyon insanları, kıskançlık, martılar, zaferlerim'e yerini bırakınca ve ben yine içimdeki o büyük eksikliği fark edince böyle nasıl anlatsam, içim tamamen kararınca yine "herşey hep böyle devam edecek, hiçbirşey bütün olmayacak" düşüncesiyle boş boş bakmaya başladım bu ekrana. ne kadar zamandır böyleyim, ne kadar zamandır herşeyin yarım olduğuna inanıyorum, hiç bilmiyorum.
aslına bakarsan hiçbirşeyi bilmiyorum ben. bilmemeyi kolay zannediyorum, kolay olduğuna inanmak istiyorum ve sonra sadece "bilmiyorum". ama ne var biliyor musun? ben hiçbirşey yarım kalmasın istiyorum. bütünü, tamamlayanı her neyse bulsun onu, bulsun ve bitsin bittiği yerdeki hüznü. bulsun ve yarım nefes almasın, derin nefes almak istediğinde batmasın içine eksikliği. bütünlensin, bir bütün olsun, acımasın içinde kalan yalnızlık. akmasın gözünden görünmez göz yaşları. ve en önemlisi neşenin en sahtesini "doğalmış" gibi sahiplenmesin, gerçekten gülsün gözleri ve gerçekten sevsin kendisini. eksikliğine duyduğu nefreti ne hayattan çıkartsın ne hayatındaki insanlardan. en önemlisi, gerçekten kendisiyle barışık olsun, barışmış gibi yapmasın. görünmeyen bir yerlerde hep bir kavga hep bir çatışma olmasın. artık, hani şu an olmasa da yakında bir zamanda hiçbirşey yarım kalmasın.
gündüz açığa çıkmayan pek çok duygu gece gösterir yüzünü. acımsı, boğaz yakan bir tadı vardır. gündüz saklanırlar, asla yüz göstermezler çünkü gün ışığını sevmezler. belki karanlıktan güç aldıklarından dolayı böyle, belki de insan vakit gece olduğunda daha yalnız daha savunmasız o yüzden. hangimiz karanlıktan cesaret alıp, yine karanlığa bir kereliğine anlatmadık ki en derin yaralarımızı. hangimiz kaldırmadık o yara kabuklarını, kanatmadık "uyuyunca geçecek nasılsa" düşüncesiyle. ama geçmez. çünkü gece, gündüz gibi değildir unutmaz hiçbirşeyi. senin çığlıkların gündüzün karmaşasında kaybolur unutulur gider, karışıverir sokaktaki ayak seslerine, gündüz hatırlamaz bir daha, unutur biter. ancak gece öyle değil işte, sessizdir karanlıktır ve o karanlığın ardında çok büyük bir hafıza saklıdır. en savunmasız, en sığınmasız anında yakalar seni, bir bir hatırlatır daha önce bir kereliğine mahsus anlattığın herşeyi, öylece kalakalırsın inan bana tek kelime edemezsin, edemeyecek duruma gelirsin çünkü boğazına kitlenenler izin vermez. bu sefer gece anlatır sen dinlersin. hiç acımaz, en çıplak haliyle anlatır herşeyi, aptallığını, mutsuzluğunu, yalnızlığını ve umutsuzluğunu yüzüne vura vura anlatır ve inan bana hiçbirşey yapamazsın.

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı