14 Ocak 2012 Cumartesi

bu ara insanoğlu beni eğlendiremiyor

ne zamandır kimsenin dedikodusunu yapmadım di mi? birine olan nefretimi şööylee güzelce dolu dolu dökmedim buralara. ama yok, nefret edecek biri yok şu aralar. yani demem şu ki, hayır bu ara insanoğlu beni pek fazla eğlendirmiyor. ciddiyim yav. bugün oturup düşündüm, çok boş vaktim oldu düşünmeye, işim yoktu, hava soğuktu, keyfim de yoktu ve düşünmeye ara verdiğim konuları oturup düşündüm, üşenmedim, ertelemedim.
hani bazı anketler vardır ve "10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz" gibi saçma sorular sorarlar. insanların geneli yaptıkları kariyer planının gerçekleşeceğini umarak hayal ettikleri mevkiyi yazarlar hemen. bense bu soruya "oha 10 yıl çok uzun nan ne bileyim nerde olacağımı" cevabını verenlerdenim. hani yarın ne yapacağımı bilmezken kalkıp 10 yıl sonrasını planlayamam, gereksiz bi kere. o kadar uzun vadeli plan yapamam, o kadar uzun vadeli banka kredisi bile çekemem. ne gerek var ki, anlık radikal kararlarla yaşamak varken, hele bir de yarına çıkacağımı bile bilmezken ne gerek var tüm bunlara değil mi? anlayamıyorum 10 yıl sonrası için plan yapanları ve bu planlarını harfi harfine uygulayanları. eksiklik bende mi bilemedim?
gelelim esas mevzuya. daha doğrusu tatsızlığa. iki üç gündür "hastayım" diyorum bu keyifsizliğime. bahaneler bahaneler yani. hayır ama hasta olduğum için değil, çok da kötü durumda değilim, biraz üşütmüşüm o kadar. esas mesele "eksiklik" duygusu. ne yaparsam yapayım, neyi nereye koyarsam koyayım bi eksiklik hissediyorum bugünlerde. boşluktayım, boş zamanım var ancak bu boşluğu dolduracak olan şey ne bilmiyorum. açıkçası bu boşluğu neyle doldursam diye oturup düşünmedim de hiç. ne olacak böyle bilmiyorum.
kış mevsimini sevmem, zaten geçimsiz insanım, kışın daha bi tatsızlaşıyorum, daha bi geçimsiz oluyorum. en ufacık şey bile batıyor gözüme. çok sevdiğim birinden tek bi sözü yüzünden uzaklaşabiliyorum. kızıyorum falan böyle kendi kendime triplere giriyorum, sonra soğuyorum o insandan, yine esas kadroyla baş başa kalıyorum. iyi ki varlar zaten, mümkünse hep de olsunlar.
o değil de mavi-yeşil geldi bugün aklıma. hayır hayır, öyle manyak gibi merdivenlere bakmadım nerden çıkıcak bu adam şimdi diye, sadece o kadar mevzu arasında onu da geçirdim aklımdan. olmayan başından görmüştüm olamayan sonunu. demiştim kendime "diğerlerinden pek bir farkı olmayacak" diye. bu modeller böyle çünkü. bu adamların huyu bu. yani demem o ki, egoları öyle şişkin ki, hayatlarında başka birine barınacak yer kalmıyor, canları sağ olasıcalar. zaten artık umrumda da değil, hani yarın tanışsak "ay aman sevgilim olsun" demem. olay bitmişse bitmiştir. o hesap yani.
tüm bunlar dışında ıvır zıvır bi haftayı daha geride bıraktık kısacası. bakalım umarım önümüzdeki günler biraz iyi geçer, falan fıstık. bu ara insanoğlu da beni pek eğlendiremiyor, etrafımdaki mallar azalınca eğlenecek malzeme de hiç oldu iyi mi? bakalım artık yenilerine sağlık. hadi herkeslere iyi geceler, öperim çok. kıpss.. :)

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı