
gelelim esas mevzuya. daha doğrusu tatsızlığa. iki üç gündür "hastayım" diyorum bu keyifsizliğime. bahaneler bahaneler yani. hayır ama hasta olduğum için değil, çok da kötü durumda değilim, biraz üşütmüşüm o kadar. esas mesele "eksiklik" duygusu. ne yaparsam yapayım, neyi nereye koyarsam koyayım bi eksiklik hissediyorum bugünlerde. boşluktayım, boş zamanım var ancak bu boşluğu dolduracak olan şey ne bilmiyorum. açıkçası bu boşluğu neyle doldursam diye oturup düşünmedim de hiç. ne olacak böyle bilmiyorum.
kış mevsimini sevmem, zaten geçimsiz insanım, kışın daha bi tatsızlaşıyorum, daha bi geçimsiz oluyorum. en ufacık şey bile batıyor gözüme. çok sevdiğim birinden tek bi sözü yüzünden uzaklaşabiliyorum. kızıyorum falan böyle kendi kendime triplere giriyorum, sonra soğuyorum o insandan, yine esas kadroyla baş başa kalıyorum. iyi ki varlar zaten, mümkünse hep de olsunlar.
o değil de mavi-yeşil geldi bugün aklıma. hayır hayır, öyle manyak gibi merdivenlere bakmadım nerden çıkıcak bu adam şimdi diye, sadece o kadar mevzu arasında onu da geçirdim aklımdan. olmayan başından görmüştüm olamayan sonunu. demiştim kendime "diğerlerinden pek bir farkı olmayacak" diye. bu modeller böyle çünkü. bu adamların huyu bu. yani demem o ki, egoları öyle şişkin ki, hayatlarında başka birine barınacak yer kalmıyor, canları sağ olasıcalar. zaten artık umrumda da değil, hani yarın tanışsak "ay aman sevgilim olsun" demem. olay bitmişse bitmiştir. o hesap yani.
tüm bunlar dışında ıvır zıvır bi haftayı daha geride bıraktık kısacası. bakalım umarım önümüzdeki günler biraz iyi geçer, falan fıstık. bu ara insanoğlu da beni pek eğlendiremiyor, etrafımdaki mallar azalınca eğlenecek malzeme de hiç oldu iyi mi? bakalım artık yenilerine sağlık. hadi herkeslere iyi geceler, öperim çok. kıpss.. :)
0 kişi olaya son noktayı koymuş:
Yorum Gönder