1 Ocak 2012 Pazar

oldu o zaman

gerçekten yapacak birşeyim yok. dün gece yeni yıla bile girdiğimi fark etmeden bloglarda sözlüklerde takıldım durdum. uzun zaman önce çaylak olduğum uludağ sözlüğe tanım girmeye başladım, yazar yapın beni de ne olur diye kapılarına dayanasım var, o derecede. öte yandan hiçbirşeye adapte olamlıyorum, gerçekleri kabullenmek istemiyorum. misal; yarın işe gideceğim, bunu kabul edemiyorum. mavi-yeşilin umrunda bile değilim, işleri yoğundur yeaa diyorum, bakmayın terkettim mavrası attığıma. yeni tanıştığım bir adam var, ondan bana zerrece hayır gelmez farkındayım ama ya herşey düşündüğümden daha farklı olursa demekten kendimi alamıyorum. eski sevgilimin yaşayıp yaşamadığı bile umrumda değil derken kendimi onun facebook profilinde mesajlarını okurken yakalıyorum. evet, tam bir yıl sonra, aynı adamın mesajlarını okuyabiliyorum, hem de yapacak birşey yok yea canım sıkılıyor napiyim bahanesiyle. ayrıca, şifresini değiştirmemiş olduğu için de kendisine teşekkür ediyorum. sayesinde bir kez daha erkek milletini genelleyecek şekilde ağır ithamlarda bulundum. töbe allaam.
sonra anlatmak istediğim o çok komikli diyalogları anlatmaya adapte olamıyorum. çok gergin, çok sıkıcı ve çok bunaltıcı bir hafta geçirmiş olmanın da verdiği huzursuzlukla şu an zamanın durmasını istiyorum, yarın olmasa ne olur sanki değil mi? hani birkaç gün olduğumuz yerde kalsak, hanemize eksi olarak yazılmasa o yaşadığımız donuk zaman, kafa dinlesek, soyutlansan herşeyden, kopartsak bağları ve daha sonra daha iyilerini kursak, ne çıkar ki? ne kötülük olabilir ki bunda. hevesimin kaçtığı çok fazla şey var, çok fazla yer ve insandan aynı anda soğuyabilme olayındayım şu anda. dönüp geriye baktığında sana ait olarak sadece bu bloğu görüyorsan, anlarsın ne demek istediğimi. ilersiyle alakalı hiç konuşmayalım, uzun vadeli planlar yapmaktan hoşlanmıyorum, hayat küçük şakalar yapıyor, düştüm mü ayağa kalkamıyorum. en önemlisi artık anlık kararlar da veremiyorum, bütün kararlarım askıda, orada bir yerde duruyor, uygulayamıyorum.
yeni bir yılın ilk günü için şüphesiz ki berbat bir ruh haline sahibim. sağlık olsun, ne yapalım. düşünüyorum da, hani ciddi anlamda düşünüyorum da, ne çok para, ne dünya barışı hiçbirşey bir kuple huzur dileğinin yerine geçemez. çok fazla birşey değil bakın bu istediğim, sadece bir miktar huzur diliyorum. derin bir nefes alayım, ciddi anlamda insanı rahatlatan bir nefes alayım, beynim boşalsın, içimdeki sıkıntılar bir bir dağılsın, bu bana yeter. çocukluğumda kaldı sanırım "yeni yıl, yeni umutlar, yeni başlangıçlar demek" cümlesi. çocukken umutluydum, herşeye rağmen mutluydum çünkü sadece çocuktum. ama artık büyüdüm, büyümek zorunda kaldım ve artık büyük adımlar atıp büyük nefesler alıyorum. çok adım attım, çok insanlar tanıdım ancak hiçbirine imzamı atamadım. sadece, güvensizlik sebebiyle teorik olarak işlediğim birkaç cinayette parmak izlerim kaldı, sağlık olsun.
sakin ama huzursuz ve son derecede aptalca bir gün geçirme durumuyla baş başayım. geçen her dakikadan nefret ediyorum, bu kez pazartesi olduğu için değil. hiç istemediğim halde büyümeye devam ettiğim için, halbuki sadece 10 yıl kadar geri alabilmek zamanı yeterli olurdu. takılmayın, bakmayın işte, zırvalıyorum yine. mutsuzluğu en dip noktasında yaşıyorum ve korkuyorum bir anda alabileceğim kararlardan. "yeter be!" noktasına gelmek istemiyorum, kararmasın gözüm, atmasın tepemin tası ve bir kuple huzuru bularak takılayım yine bu dünyanın bir köşesinde. e hayde, oldu o zaman der ve herkesin yeni yılını kutlarım. ne duruyoruz ki, hadi sarılalım!

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı