13 Mart 2012 Salı

kişisel gelişenler ve gelişmeyenler

- facebook'un var mı? sana oyun isteği yolliycam, komşu lazım.
+ var ama ben oyun oynamıyorum facebookta, gelen istekleri de kabul etmiyorum.
- ee neden facebook kullanıyosun o zaman? ne yapıyosun ki internette?
+ sevdiğim blog yazarlarını okuyorum, bazen de sözlükleri.
- blog ne ola ki? hangi sözlüğü okuyorsun, nasıl sözlük be?
+ blog ne mi? sözlük nasıl mı? tamam neyse boşver, unut gitsin.

bu diyalogdaki + işareti bana ait. - ise, interneti tamamen facebook'ta oyun oynamaktan ve arkadaşlarının fotoğraflarını beğenmekten ibaret zanneden bir kız arkadaşıma. efendim, blogları bilmiyor olması normal hani de, sözlükleri bile bilmiyor olması bana ilginç geldi. yani google amcaya sözlük yazdığında ilk önce ekşi sözlük çıkar, sonra uludağ, itü.. şeklinde uzar gider sıralama. hiç mi merak edip tıklamadın acep burda ne oluyor diye be güzel insan. aynı zamanda artık pek çok konuyu arattığında google'da bloglar da ilk sonuçlarda çıkıyor. sen hiç mi merak edip bişey okumak istemedin. ya gerçekten internetten bütün beklediğin facebook'taki oyunlarda level atlamak mı? bu mudur yani?
sonra efendim diyorlar ki biz olanı biteni anlamlandıramıyoruz. hani dünyada, memlekette bişeyler oluyor ama bizim kafamız bu olanları almıyor, bi anlam veremiyoruz. e tabi çiçeğim, sen hiçbişey okumazsan, gazetelerin sadece magazin kısmını okur, yemek tariflerine bakarsan tüm olan biten dışında kalırsın. yaşadığın şehirde olup bitenlere karşı bile dış kapının dış tokmağı sayılırsın. gerçekten interneti bu amaçla kullanıyorsan bence hemen o facebook'taki kaydını sil. bak yeğenimin oyun oynaması için kullandığımız bazı siteler var, oyun siteleri, çocuk oyunu siteleri, birkaç tane önerebilirim.
yanlış anlaşılmasın, siyasete falan pek kafası basan biri değilim. açıkçası çok süper zeki bi kız olduğumu da düşünmüyorum doğruya doğru. ama okuduğumu anlayabiliyorum. yani, lisedeki sınıf arkadaşımın düğün fotoğraflarına göre dikkatimi ve ilgimi çeken daha ciddi, daha ilginç mevzular var. facebook'ta milletin fotoğraf albümlerine dadanmaktansa google amcaya ilgimi çeken mevzuları soruyorum o beni yönlendiriyor. okuyorum, belki hayatımın hiçbir alanında işime yaramayacak bilgiler de almış olsam bundan mutlu oluyorum. işime yarayacak diye asla bir kişisel gelişim kitabı okumadım mesela. ahmet şerif izgören miydi o adamın adı, öyleydi değil mi, kitaplarını pek çok arkadaşım getirdi "al oku bak çok faydalı" dedi ama okumadım. ve bence bu hayatta kişisel gelişim kitabı okumak kadar saçma birşey daha yok.
yani bana çok ilginç gelir, adamın teki çıkmış ve insan ilişkileriyle ilgili taktikler vermiş resmen, efendime söyleyeyim insanları gruplandırmış şu gruba şöyle davran bebişim falan demiş ve insanlar bu adamların kitaplarına para vermiş. zırnık ödemem, bedava olsa yine okumam. çünkü karşınızdaki insanı biraz dikkatli dinlediğinizde ve iyi gözlemlediğinizde zaten nasıl davranmanız gerektiğini çözersiniz. yani kişisel gelişim kitapları okumak ancak kendi zevkinize hitab eden ilgi alanlarınıza giren ve belki hayata bakış açınızı geliştiren şeylerden uzak kalmanızı sağlar sadece. bence bu büyük kayıp.
mesela bu ahmet şerif izgören abimiz bu ay bigün bursaya gelicekmiş, semineri mi varmış neymiş. kardeşimin kız arkadaşı koşa koşa iki tane bilet almış ikisi için. hatta kardeşime sormuş arayıp "ablan da bizle gelmek ister mi acaba? hem tanışmış oluruz" gibisinden. kardeşim huyumu bilir o dakika "ablamı öldürsen gelmez bi kere" demiş. eh çocuk beni tanıyor neticede. sonra geçen pazar kahvaltıda bunu anlatırken abartısız 10 dakika güldüm bunlara. "ahahahaaa cidden mi gitçeniz olm, ahahahahaaa manyak mısınız pazar gibi kıymetli bi gün böyle harcanır mı?" diye. e kız daha öğrenci gerçi, öğrenicek ilerde öğrenicek.
nerden nereye geldik bak, aslında amacım interneti ve sosyal medyayı sadece facebookta oyun oynayıp arkadaşlarının fotoğraflarına yorum yapmak sanan arkadaşıma iki çift laf etmekti. ne ilginç, bazı insanlar kendilerini geliştirmemek için ellerinden geleni yaparken, bazıları da aksine geliştirmek için yırtınıyor. ya bu geliştirme çabaları da iyi değil. bizim çarşıdan bi abi vardı, senelerdir tanırım elinde hep bir kişisel gelişim kitabı var, adam sonunda trt radyosuna bağladı. muhabbeti bile dinlenmez oldu, nezaketten kırılıcak o derecede. bence hiç kasmanın alemi yok, insanlar yeteneklerini ya da ilgi alanlarına dair bilgilerini geliştirse kendilerini otomatikman geliştirmiş olurlar zaten. yani bu olayı da sıkılmadan yapmak varken, nedir abicim o insanın içinde kanser çıkartacak kadar sıkıcı olan kitapları okumak.

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı