3 Şubat 2012 Cuma

savaştan çıkmadım, sadece dün ev gezmesindeydim

selam panpa. yemin ederim kafam kazan gibi ve sanki dün gece savaştan çıkmışım da yıllar sonra ilk defa derin uyumuşum gibi hissediyorum kendimi. hayat çok saçma.

dün, hafta başından beri ilk kez sokağa çıktım. yani sokağa çıkmak dediğim de teyzeme gittim işte. "su böreği yaparsan gelirim yeaa" diye nazlanmıştım teyzeme, üşenmedi hatun yaptı ya böreği helal olsun vallahi. ama öyle kalabalıktık, öyle kalabalıktık ki sanki savaş alanında yaşam mücadelesi veriyor gibiydik. sanki o fındık kadar ev emekli bir kadının evi değildi de bildiğin mülteci yuvasıydı. her adım attığın yerden, kapısını her açtığın odadan bir insan çıkar mı ya, tek bir bölge bile boş olmaz mı? işgal kuvvetleri gibi kısa zamanda sardık evin dört bir yanını ve sonuç olarak herkeste dehşet bir beyin yorgunluğu. sanki dün gece bisküvi pastası yiyip çay içmedik te geberene kadar alkol alıp sızdık gibi bir durum var. herkeste akşamdan kalma bir yorgunluk. yani şimdi en azından teyzemde, annemde ve bende var bundan eminim. diğer konuklar ne hissettiler bilemeyeceğim.
asıl bu kafa yorgunluğunun iki sebebi var azizim, fatih ve ırmak. fatih teyzemin oğlunun oğlu, daha yeni ergenliğe girme çabasında sanırım ki sürekli isyanda sürekli tripte. ırmak ta teyzemin kızının kızı, allaam dünya tatlısı ve insanı hayretlere sürükleyecek derecede çok bilmiş birşey. fatihin sürekli herkesle kavga etmesi, sürekli bağırması, kapıları çarpması, ırmağı ağlatması, annesiyle kavga etmesi oyyyyyyy şu an hatırlarken bile ızdırap çekiyorum. oturup konuşuyoruz, hani ona en yakın yaştaki birey benim biraz nasihat vereyim diyorum fatih daha çok kuduruyor ve ben "tağam ya tağam şimdi kes sesini ve git o ödevini yap manyak" diye bağrınmaya başlıyorum. yani benim gibi sabırlı (?!) bir insanı bile çileden çıkartabilecek güce, inada ve yaramazlığa sahip. gerçekten allah annesine babasına sabır versin çünkü çekilir karın ağrısı değil, yeğen olduğu halde "oyy allaaam bi daha bu evde yokken gelicem buraya" dedirtecek cinsten. bazen sevimli olmuyor değil, o da işte arada bir, mesela hastayken, yerinden kımıldayacak hali bile yokken. o kadar.
ırmak desen benim küçük fındığım, prenses o ya prenses. öyle zeki bişey ki, bazen sorduğu sorularla olsun verdiği cevaplarla olsun "haa, HÖNK!" olmama sebep olmuyor değil. dün bişeye kızmış, gitti kendisini evin en soğuk odasına attı. böyle serpil çakmaklının eski filmlerde kendisini ağlayarak yatağın üstüne atması olayı var ya, aynen o triplerde attı kendini yatağa. oturuyoruz biz de, ananesi gitti ırmak çığlık çığlığa "istemiyorum ben oraya gelmiycem ühüüühüüüü" modunda. annesi gitti aynı tepki. sonra dur dedim annesine şimdi bağırırsan susmaz, beş dakika bekle alırım ben onu. bi beş dakika geçti girdim odaya bizim küçük çakmaklı hala yatağın üzerine kapanmış vaziyette ağlıyor. baktı yan yan "git burdaaan" diye bağırdı bi. "ya ama ırmak sıkıldım ben orda, onların hepsi yaşlı insanlar ve ben kız kıza dedikodu yapmaya geldim senle" dedim. küçük kız çocukları onlarla sohbet edip onları önemsemenize, küçük değilmiş gibi davranmanıza bayılır, aklınızda olsun.
sonra bu yine bir iki trip attı, "git ben gelmiycem bana ne" diye, ama tabi bi yandan da kikir kikir gülüyo mübarek. nihayet kandırdım oturttum kucağıma ki sarılayım da üşümesin diye, panpa bi yatak odası o kadar soğuk olabilir mi ya? adam kesip koysan kokmaz yeminle, bahar gelene kadar saklarsın cinayeti. tabi o arada ırmak hanımın gönlünü alıcaz diye wod soğuktan donuyor o ayrı ama, herşey yeğenlerim için! sonra başladım bunla konuşmaya, ana okuluna giden bir çocuğa ne sorabilirsin ki. ama dedikodu yapacağız dedik yapacağız, verdiğim sözü de vaadi de gerçekleştirmeliyim, hay şu prensiplerim.
sordum buna "ırmak okul nasıl, arkadaşların nasıl?" diye, muhabbet gitgide komik bir hal almaya başladı sonrasında. şimdi bizim bıcırık ne isterse hep en iyisi alınır, ruj dediyse makyaj çantam emrine amadedir. bildiğin küçük kokona. bit kadar velet ama her gün saçını farklı toplatır, olmadı annesi fönler!, her gün başka kıyafet giyer. geçen gün çağla (okuldan arkadaşı) ona "bu bluzu sen dün de giydin her gün aynı şeyi giyiyosun" demiş, onun dedikodusunu yapıyor. "kızlar kızları çok kıskanıyo teyze yaa, vallahi bak, ben o bluzu iki hafta önce giymiştim ama" diyor ve ben dumur. olum napıyonuz siz o okulda, "bana herşey yakışır" diye bi dersiniz var da ben mi bilmiyorum? hangi okul nan orası? sonra konu sınıftaki, okuldaki erkeklerden açıldı, uzun bir konuşma yaptı bizim küçük hanımefendi;
"sabahları okula gidiyorum günaydın ırmak, günaydın ırmak diye geliyo erkekler, hiçbiriyle konuşmak istemiyorum ama ben ya. silgi atıyolar kafama, saçımı çekiyolar, hele bi tanesi var ıyyy çok salak. etrafımda hiç zeki erkek yok teyze gerçekten bak."
oha olum, bu çocuk 6 yaşında ve etrafında hiç zeki erkek olmamasından şikayetçi. ulan benim o yaşta tanıdığım (aile dışında) erkeklerin sıralaması bile belli. bir, bakkal bekir abi, iki bakkal mehmet abi, üç gargamel ve şirinler tayfası, dört tsubasa, beş hakan şükür. yeminle böyle ya, bizim çocukluğumuz ne kadar sıkıcıymış dedim kendi kendime, kız bu yaşta etrafındaki erkeklerin zeka seviyelerini bile tespit etmiş. olum cidden şimdiki çocuklar çok dumur. bir de bizim tripli taze ergen için iki cümle sarfetti "fatih dayım çok yaramaz, hemen herşeye sinirleniyor, hemen ağlıyor, annesini üzüyor. çok yanlış bu davranışları değil mi teyze?" şimdi gel de buna "tüm bunlar çekilmez ama normal ırmakçım" de, gel de durumu izah et. artık bu çocuğa ne yediriyorlar ne içiriyorlar bilmiyorum ama, gördüğüm kafadan çok memnun kaldım. yani bu yaşta etrafında olan biteni sorgulaması falan çok güzel geldi. bilemeyeceğim şimdi.
sonra bir iki kikirdeştikten sonra odadan çıkarttım ırmak hanımı nihayet. ama biz dedikodu yaparken de ortam daha da şenlenmiş, nüfusa nüfus eklenmiş derecedeydi. aynı anda konuşup sürekli farklı mevzulardan bahseden insanlar düşünün ve hepsi de anlattıkları konuyla alakalı yorum yapmanızı bekliyor. o arada birşey oldu yine konular değişti, yine konular değişti yine konular değişti ama size yemin ediyorum kafam kazan gibi oldu. şu an başım çatlıyor ağrıdan, her zaman söylerim abi 5 kadın ve iki çocuk bütün dünyanın çıkartabileceği gürültüyü çıkartabilir.

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı