8 Haziran 2012 Cuma

şikayet

havaların ısınmasıyla beraber "hof ne cehennemin dibine gitsem de serinlesem" moduna giriş yaptım. işin ilginci, kışken "yaz gelsin sesimi çıkartmiycam" diyordum, yaz geldi "kış gelsin asla soğuktan şikayetçi olmiycam" diyorum. insanoğluna yaranılmıyor, istediği gerçekleştiği anda istemediğini de istemeye başlıyor. garip.
mesela o kadar sıcak oluyor hava, sonra bi gün yağmur yağıyor ve "ayy bi yağsa da serinlesek" diyerekten dört gözle beklediğim yağmurdan yakınmaya başlıyorum. sanırım henüz benim standarlarımda olan bir hava durumu yaşamadık. işin ilginci kriterlerim ne onu da bilmiyorum. aslında az çok biliyorum da, haziranda yakmayan güneş, ıslatmayan yağmur, üşütmeyen kar görmedim ben daha. yok yani, benim istediğim gibi değil ve olmaması zaten normali. düşünebiliyor musun, kar yağıyor ama üşümüyorsun. baştan hayal edince güzel gelebilir, ama karın doğası üşütmek olduğu için üşütmeyen kar yağdığı zaman, tatsız tuzsuz bir şey olur. yani onu da sevmem, sevmeyiz.
küçük konulardan doğan şikayetlerim bitmek bilmezken, illallah demem gereken konulardan şikayet etmem mesela. işle ilgili sorunlar olur, o sorunlar büyür, bu arada aradan yıllar geçer ve ben ancak bi patlama yaşarım. hani o patlama anına kadar da hayatımdaki herkes herşeyin çok mükemmel olduğuna inanır. hatta ben bile inanırım. birini, bir yeri çok fazla seviyorsam, ona fazlasıyla değer veriyorsam, uykusuz geceler bile geçirsem içimi sıkan mevzuyu ona fazla yansıtmamaya çalışırım. ha ben sinir sahibi olmuşum, keyfim hiç yerine gelmiyormuş, içten gülemiyormuşum bunlar hiç problem değil. sevdiğim, değer verdiğim insana/mekana zarar gelmesin, o incinmesin yeter ki. ha ama ufak tefek mevzularda da serzenişlerimi dizerim bir bir. bilemiyorum, büyük problemleri göstermeden çözme, küçük problemleri de büyütme hastalığına yakalanmışım sanki.

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı