17 Haziran 2012 Pazar

çeşit

bu ara hayatın gündemine yetişemiyorum. neden? yaz geldi, yoğun çalışıyorum ve genellikle yorgunluktan ölüyorum. mesela şu an telefonumda yanıtlanmayı bekleyen bir sürü kandil mesajı birikti, ben henüz onları yanıtlamadım ve sanırım o mesajların sahipleri önümüzdeki ilk kandilde bana mesaj atmayacaklar. zamansızlık zor şey. azıcık zamanı paylaştırmaya çalışmak, o sırada da dinlenmeye çalışmak bazen imkan sınırlarını zorluyor. tüm bu anlarda da, insanlarla diyaloğumu iyi tutmak zorunda oluyorum. insan çok zor bir canlı vesselam. anlattığını anlaması gerektiği gibi anlamıyor, anlatmak istemediğini anlamak için gereksiz bir enerji sarf ediyor. hani herkese göre orta bir yol yok, o ayrı bi mevzu.senelerdir insanlarla iç içe olduğum bi iş yapıyorum, ben insanları çözemedim. hani insan sarrafı olmaktan bahsetmiyorum bak, haddim değil ki onun için epeyce genç sayılırım. insanları anlayamamaktan bahsediyorum ben. ne istediğimizi, ne hissettiğimizi anlatırken bile kısa ve net cümleler yerine uzun uzadıya imalı cümleler kurmayı tercih ediyoruz. neden? hep bi "şöyle diyeyim de böyle düşünmesin" düşüncesi var. düşünsün ne var yani, içinden geldiği gibi aklına estiği gibi davran. zaten düşünmesinden korktuğun gibi düşünüyorsa kendini yormana gerek yok, onu düşünceleriyle başbaşa bırak bence.
çok çeşitliyiz, değişik renklerde, değişik karakterlerde, ilginç huylarda ayrılıyoruz. ama her birimiz aslında sadece birer insanız. insan olmayı unutmuş, yahut da unutmak üzere olan insanlarız. küçük hesaplar peşinde koşarken büyük kazıklar yiyen biziz. her şeyde kusur ararken, hayatımızdaki güzelliklerin farkında olmayan da biziz. şikayet etmekten başka bir işe yaramayan, başkalarını maddiyata göre sınıflandıran, ırklara göre ayrım yapan, kendi çıkarlarımız uğruna en yakınımızdakini satan da biziz. boş zamanlarımızda nasıl dedikodu yapsak, kimin arkasından nasıl işler çevirsek, kime ne yalanlar söylesek, kimi nasıl aşağılasak diye düşünüp duran da biziz.
gece uyurken o gün ne yaptığımı sorgulayacak kadar derin düşüncelerin insanı değilim. ama bazen tam uykuya dalacakken birine söylediğim yalan geliyor aklıma, biriyle dalga geçtiğim an, birine haksız yere kızdığım an.. ben bile vicdan azabı duyabiliyorum. vicdanımı yitirdiğimi düşünüyordum bundan uzunca bir süre önce. hiçbir şey için üzülmem, hiç kimseye acımam, yaptığım hiçbir şeyden dolayı pişmanlık duymam sanıyordum. yanılıyormuşum. bazen yağmurlu bi akşamda beş liraya şemsiye satan o çocuktan şemsiye almadığıma üzülüyorum. aradan sanırım üç ay falan geçti. çocuk yeğenlerimden birine çok benziyordu. aşırı yağmur vardı ama o elindeki iki şemsiyeyi satmadan evine dönememkte kararlıydı. belki birini alsaydım, hatta ikisini birden alsaydım -ki alabilirdim de- evine giderdi. ne zaman yeğenimi görsem o çocuk geliyor gözümün önüne. bişey söyliyim mi, insan yaşlandıkça daha da duygusallaşıyor.
herkes eşit şartlarda gelmiyor dünyaya. bazıları doğuştan şanslıyken, bazıları da çocuk yaşta başlıyor mücadele etmeye. çok kızıyorum, maddi imkanı olmadığı çok belli olan insanların kıyafetleriyle dalga geçenlere. hani o da elinde olsa verir bi tişörte avuç dolusu para da, yoksa ne yapacak? senin kadar iyi giyinemediği için onu nasıl ikinci sınıf insan gibi görebilirsin anlayamıyorum affet. benim kafam basmıyor bu kadarına. olmadığını sandığım, ama şimdi kendisiyle iç içe yaşadığım vicdanım el vermiyor ona senin gözlerinle bakmaya. kusura bakma o yüzden, ben senin gibi olamıyorum. onun gibi de olamıyorum, ne olduğumun, nasıl bir insan olduğumun farkında olmadan yaşamaya çalışıyorum. hayır, amacım iyi bir insan olmak ya da iyi insan olmayı başaramazsam en azından öyle görünmek değil. iyi rol yapamam zaten, ağlayasım varsa mutluluk taklidi yapamam. mesele zaten iyi birer insan olmak ta değil, mesele adaletli birer insan olmak. mesele empati yapabilmek, onu anlayıp dinlemeden insanları yargılamamak. herkesin kendisine göre çok fazla geçerli ve haklı sebebi vardır pek çok meselede, önemli olan bunu görmek. yoksa her birimiz çok iyi insanlar olmuşuz, hiç küfür etmezmişiz, hiç kavga etmezmişiz ne çare. birbirimizi anlayamadıktan sonra..

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı