29 Eylül 2011 Perşembe

aşk pasifloradan hoşlanırmış

of allahım of, ben bu hallerde olacak insan mıydım. az önce, bu hesaba giriş yapmaya çalışırken başka bi hesaba giriş yapmışım, bloğumu bulamadığım için kahroluyordum. hoş bulamasam ne var ki, çok da önemli birşey yok burada da neticede, birkaç damla gözyaşı birkaç kahkaha, onlar hep var zaten omzumda, ne kaybedecektim ki! kimseler sormasın dalgınlığımı, aklımın dağınıklığını. bu sefer, istem dışı, kontrolsüzce olan birşey. elimde değil, elim mahkum bir yerde.
haftalardır, vücudumdaki bazı ağrılardan şikayet edip duruyordum. yakınım olan bi doktor abimi gördüm salı günü, anlattım şikayetlerimi. bana bir ağrı kesici yazdı kağıda, bi tane kas gevşetici ilaç ve bi de sakinleştirmesi için kullanmam gerektiğini söylediği pasiflora şurup. nasıl içmem gerektiğini, herşeyi söyledi. iki gündür kullanıyorum ilaçlarımı, ağrılarımda azalma var ama, iştahım da pek olmadığından ben bu ilaçları genelde biraz bisküvi yedikten sonra içmeye başladım. son günlerde boğazımdan sadece tost ve bisküvi geçer oldu. yiyemiyorum yemek falan.
meğer, strese ve gerginliğe dayalı kas ağrıları mıymış neymiş, öyle birşey söyledi cengiz abi, ondan olmuş bu ağrılar. galiba bu aralar, boşver gitsin dediğim halde boşverememişim bazı şeyleri. yapacak birşey yok, kendim ettim kendim buldum bir yerde. çok ta fifi olamıyormuş bazı şeyler meğer. ama bu ilaçlar, bilhassa da pasiflora neler yaptı bana neler. cengiz abi, günde iki ölçek iç yeter demişti, ben iş saatlerinde sersemleşmiyeyim diye, akşam iş çıkışında iki yemek kaşığı içerek durumu dengelemeye çalışıyorum. ayakta uyusam yine iyi, süper hatta valla bak, ama öyle birşey oluyorum ki, böyle kulak memesi kıvamında, jel gibi lıngır lıngır biri oldum. ahaha likit wodka! bazı arkadaşlar iki gündür likit wodka diyor bana. ya aç olarak içtiğim için ya da bir anda normalden fazla içtiğim için, bilemiyorum.
ağzımdan laf almak çocuk oyuncağı oldu, hatta bazı şeyleri kendim itiraf ediyorum birinin sormasını beklemeden. mesela, uzun zamandır içimde saklı tuttuğum, unutulmaya mahkum ettiğim, çok kesin kararlı olduğum bir aşkı seriverdim gözler önüne. nasıl oldu, nasıl yapabildim bilmiyorum, ama anlatıverdim adama olanı biteni. bilmiyorum şimdi, yine pasiflora bana hakim olduğundan herhalde yine yapardım gibime geliyor. kendimi kontrol edemiyorum, bir tarafımda (pasifloralı bölgede) istem dışı çok farklı şeyler oluyor, bir tarafım da kendisine hakim olmaya çalışıyor. ama olmuyor işte, yine de olamıyor. en azından bu etki ne zaman geçecek, ne zaman hafifleyecek bilmiyorum, tek istediğim kendime biraz hakim olabilmem ve artık istemediğinden emin olduğum o adamı da daha fazla rahatsız etmemem. çünkü her türlü olmayacak, o istese de olamayacak.
insan bazen görmediği, duymadığı birine de aşık olabilirmiş, bunu öğrendim bu sefer. gerçek olduğundan şüphe etmeden hem de! ne cesaret, deli cesareti belki de, dedim ya her türlü olamayacak. ne o bana katlanabilecek ne ben ona. tabi bu varsayımlar, onun da beni hissetmesi halinde olur. o hissetse bile, olmayacak işte, acı vermekten, kanatmaktan başka bir işe yaramayacak. enteresan bir durum, imkansızın da ötesinde olanaksız. uff, yine başladım anlattığım şeyi dağıtmaya. bu aralar, konuşurken ne dediğimi bile bilmiyorum da. çoğu zaman, başka biri konuşuyormuş ta, ben uzaktan izleyici olarak o konuşmaya katılıyormuşum gibi. pasiflora içimde can bulmuş, ruhuma yerleşmiş de beni yönetiyor gibi.
en iyisi en kısa zamanda arayayım cengiz abiyi, söylesin bana ne zaman bitecek bu ilaçlar. normale döneyim, en azından biraz daha iyi olayım. hele bir de kas gevşeticiyle ikisi bir araya gelince, kör kütük sarhoş gibi oluyorum, anlatıyorum ama ne anlatıyorum, hiç bilmiyorum. Allahım ne olursun daha fazla saçmalamama müsade etme, bi yardım yani bu konuda. haftasonu için, arkadaşlarla program yapmıştık ne güzel. alkole ara verdiğim halde, canım votka içmek istiyordu şu sıralar. zaten bayram sonrası için rakı gecesi planlamıştık, bari votka gecesi yapalım dedik. ama cengiz abiye, bi gün içmesem de votka içsem olmaz mı dediğimde, o gözlerini kocaman açıp, deli deli konuşma, içtiğin bitkisel ama yine de alkolle kullanamazsın. sık biraz daha dişini dedi. yani, bu cumartesi votka gecesi yalan oldu. napalım, ben de pasiflora ve kas gevşeticiyi bi arada içip kafa bulmaya çalışırım. bunu sen istedin cengiz abi.
başka da bi aksiyon yok hayatımda. bunu da yazmak istedim bu gece, çünkü içim daralıyor. anlatmaya ihtiyacım varmış galiba, hafifledim sanki. bi de şarkı dinleyelim mi bu postta pasiflora harika uygun bi şarkı olur aslında. deniz sekinin bu şarkıda ne demek istediğini çok net anlıyorum galiba ilk kez. birkaç güne kadar iyileşip dönme umuduyla, hoşçakalın. yani, umuyorum en azından şu pasifloraya ihtiyacım kalmaz, ağrılarım geçer.

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı