20 Nisan 2012 Cuma

iyice karıştırmak lazım aslında

blogger arayüzünün değiştiğini görünce şaşırdım bu akşam. bi afallama geldi üstüme. "yaa bana ne verin eski arayüzü bana" diyesim geldi geri bildirim kısmından google'a. sanırım eski alışkanlıklarımdan kolay kolay vazgeçemiyorum. işin ilginç tarafı da, alıştığım sırada alıştığımın farkında olmuyorum. ne çok şeyi alışkanlık yapıyoruz aslında di mi hiç fark etmeden. halbuki alışma sürecinde de "amaan olsa da olur olmasa da, hiç fark etmez" diyoruz. ironiye bak, lafta fark etmez ama iş pratiğe dökülünce de farkın alasını yaratır.
ben bugünün kandil olduğunu sanıyordum bak. önüme gelene "kandilin mübarek olsun" dedim haliyle. hayır, gerçekten kandil olsa aklıma gelmez ha. böyle olunca da insanlar "aaa kandil miymiş bugün bak hiç haberimiz yok tüh tüh vah vah" moduna geldi. sanırım bugünü kandil zanneden bi topluluk oluşturdum kendi kendime. sonra yan dükkandaki abi "yok wodcum bugün kandil değil" deyince olay bende aydınlandı. kandil olduğunu zanneden onca insan ne yaptı bilmiyorum ama. ilginç olan hiçbir pastanede kandil simidi olmadığını gördüğüm halde, abi uyarana kadar bugünün kandil olduğuna yemin edebilirdim. pastane demişken de, ulus pastanesinin pastalarını yapanı tanıyorsanız bana bi ulaşın lütfen. o kadar güzel pasta yapılır mı hiç. bu adam/kadın düşünmüyor herhalde bizi. sabahları 13 dakika yürüyünce spor yaptım, kalori yaktım diye havalara uçan bünyem o yaktığı üç beş kaloriyi kat kat geri alıyor. neyse ki, ulus pastanesi bazı zamanlarda "amaaan yol çok uzak gidilmez şimdi" dememe sebep olacak mesafede.
bazen "bu ortamda mutlu muyum?" diye sorguluyorum kendimi. aslında her şekilde mutlu olduğumu anlıyorum sonra da, huzursuz olmama sebep olan sürekli alakalı alakasız her konuda yorum yapan insanlar. yani yorumları, düşünce tarzları, değer yargıları çok fazla umurumda olmayan insan kitlesi bunlar, neticede ailem falan değiller. öyleyse bana ne ne düşündüklerinden ama aynı zamanda benle alakalı olsun, başkasıyla alakalı olsun, tamamen kişinin kendisini ilgilendiren şeylerden de onlara ne? sıkılıyorum bu tipte insanlarla iç içe olmaktan ben. nasıl desem, söylediklerine falan değer vermediğim için boşu boşuna dinlemek zorunda kaldığımı hissediyorum. halbuki herkes kabul etse, aslında başkalarının hayatı üzerinde söz söyleme hakkının olmadığını anlayabilse ne güzel olucak di mi? o zaman konuşucak daha fazla şeyimiz olur hem belki. böyle olunca, kimseyle sohbet edesim de gelmiyor açıkçası.
kısacası benim yine canım sıkılıyor bu ara. yani bi sıkıntı bi problem yok, öylesine canım sıkılıyor. zaten bu da bi rutine bağladı. uyumadığım zamanlarda can sıkıntısıyla meşgulüm. ha bazen gece uykum bölününce de yapıcak bişey bulamadığım için canım sıkılıyor, o ayrı. neyse işte, yine her zamanki gibi herşey. herkese iyi geceler :)

0 kişi olaya son noktayı koymuş:

 
↑Yukarı