geçen gün oturuyorum böyle kendi kendime, eskileri düşünmeye başladım. eski dediysem de çok uzak bir mazi değil canım, 3 sene kadar öncesini. zaten yaşım 23, ne kadar eskiyi düşünebilirim di mi kuzucuklar. biz "nerede o eski bayramlar" diyecek kadar yaşlanmadık daha. her neyse konu bu değil, konu yaklaşık 3-4 sene önce aşık olduğum minibüs şoförü. şimdi yazacaklarımı okuduktan sonra, "minibüs şoförüyse günahı ne?" demeyin. kimseyi hakir görmek gibi bir lüksüm yok, benim sorunum kendimle bu mevzuda.
ilk başlarda adam beni dikiz aynasından kesiyor, bakkala gidiyorum misal, yoldan geçiyorsa fark edeyim diye korna çalıyor ama ben hiç sallamıyorum. o kadar coolum o kadar coolum ki anlatamam size. gören de babannem kraliçe elizabeth der. küçük gördüğümden değil, hem fiziksel açıdan beğenmiyorum hem de bana göre çok arabesk. kızlar dalga geçiyor "aha bak seninki, yedi nan bakışıyla, şu çocuğa umut ver de gülelim nan azcık." diye. öyle gülmek için elin oğlunun duygularıyla oynayacak kişi değilim ben, sevmiyorsam bakmam yani. laf olsun torba dolsun flörtleri benlik değil. te allaamm arkadaşlarıma bak hele, içleri kötü içleri laf aramızda.her neyse eve gidip gelirken onun minibüsüne denk geldiğim akşamlarda falan bana malzeme çıkıyordu. bir seferinde çok mutsuzum ama öyle böyle değil, sebebini hatırlamıyorum bile demek ki saçma birşeydenmiş ama son derecede mutsuzum, minibüsün camına başımı dayamışım kulaklıkları takmışım kulağıma müzik dinliyorum. ben genelde kulaklıkla dinlerken son ses açarım müziği. birden minibüsün içinde yankılanan "seni kiiimmler üzdüüü" diye sözleri olan sezen aksu şarkısıyla irkildim. etrafıma bakındım mal mal, benden başka herkes sinir küpü, "taverna mı la bura kıs şunu alala" modundalar. bizim minibüsçü de dikiz aynasından kesip duruyor, şaşkınlığım geçince depresyonuma geri döndüm ve kulaklıktan gelen müzik sesine odaklandım.
böyle gidip gelirken gel zaman git zaman kendimi bir gece minibüs durağında "allaaam nolur gelecek araç onunki olsun!" (!) derken buldum. bu duygu değişimi ne ara gerçekleşti, hiç bilmiyorum ama adama köpek gibi aşığım. ölüyorum yahu, o derecede. sonra allem ettim kallem ettim bunun numarasını buldum. mesaj da attım, evet bunu yaptım! kızlar bakın tecrübeyle sabittir bir erkeğin bakışına, ilgisine, şarkısına aldanıp sakın duygularınızı açmayın, aklınızda olsun. bu baştan sallamadı, sonra aradı, kim olduğumu söyledim ve "benim 7 yıllık bir ilişkim var" dedi. (!) abi sormazlar mı adama nasıl bir ruh hastasısın sen diye, madem 7 yıllık bir ilişkin var da ne baktın durdun diye. hadi ben yanlış anladım diyelim, arkadaşlar fark edip söylüyordu wodka bu sana takmış he diye. adama sormazlar mı bu ne mallık, bu ne haysiyetsizliktir diye. sormadım, aşkımı kalbime gömdüm ve depresyona bağladım.
memlekette ne kadar arabesk şarkı varsa ezbere bildiğim günlerdi, kolayla sarhoş olmaya çalışıyordum, madem sarhoş olmadım bari midemi delsin de öleyim ben allaamm öleyim diyordum. geçen her minibüsü gördükten sonra kendime zarar vermek istiyordum. hele o ilişkisinin olduğu kız var ya, onu bulup annemin davul fırınının içinde pişirmeyi arzuluyordum. kutsinin "aynadaki yüzünün karşılığı benim" diye bir şarkısı var bilir misiniz, hayatımın o dönemdeki soundtracki oydu. o şarkıyı dinleyerek uyuyor, işe giderken o şarkıyı defalarca dinliyordum. büyük aşk acısı çekiyordum, herifin sevgilisi vardı, ben acı çekerken o utanmadan ona aşıktı, yani hayatın çok zor olduğu dönemlerdi. ölmeliydim, ama bunu kendim yapamazdım, kendime kıyamazdım işte.
derken bir bayram günü bu beni konuşmak için aradı. buluştuk, bu onun bana uygun olmadığını, beni üzeceğini, arkadaş kalmak istediğini söyledi. yahu ben unutmaya çalışırken bu adamın yaptığı gerzeklik değil mi şimdi? bu sefer eskisinden daha büyük depresyona girdim. herif o dönemde "buralardan gidicem zaten" demişti, 3 sene bitti hala daha gitmedi. yalancıya bakar mısınız? durmadan ağlıyorum, hapşursam ağlıyorum, sinek ısırsa ağlıyorum, neden ağlıyorsun diyene "boşver" diyorum. şimdi ne diyeyim millete "herifin teki böyle böyle yaptı ben çok aşığım yeaa" diyemem değil mi? boşver deyip geçiştiriyorum, bu sefer de olmadık şeylere hatta hiç yok sebepten dikkat çekmek için ağlayan kızlardan olduğumu düşünüyor millet. itibar sıfır o dönemler ki itibar falan umrumda değil, tek derdim o da ben sevsin.
sürekli ağlayınca gözlerim şişiyor haliyle, neden yüzün şiş diyene "havalardan, bu havalar bende ödem yapıyor da yeaa" "gözüme yüz temizleme jeli kaçtı" gibisinden sallıyorum. ne kadar inandırıcıydı bilemeyeceğim. zaman geçtikçe yavaş yavaş azaldı bütün sevgim, sevgi miydi onu da bilmiyorum. belki de takıntı yapmıştım, olur ya elde edemeyince gözünüzde büyütürsünüz, öyle işte. sonra biraz daha zaman geçince tamamen unuttum, ne kızgınlık ne kırgınlık, hiçbirşey kalmadı. şimdi de minibüsüne denk geldiğimde "müsait bir yerde ineyim" lafını büyük bir coollukla söylüyorum, sesim bile titremiyor eskiden kötü bir yaşanmışlık var diye. o farkında sanırım yok saydığımın, herhangi bir paye vermediğimin, bazen gözümün içine bakıp minibüsten ineceğim sırada "iyi akşamlar" diyor, müşteri memnuniyeti hesabıyla. cevap vermeye tenezzül bile etmiyorum. velhasıl kelam, zaman ve hayat acı karşısında müttefik olup yavaş yavaş unutturuyor. hadi öptüm herkesi kocaman! :)
2 kişi olaya son noktayı koymuş:
yine cat kapi geldim,misafirin oldum wodka,
ve yine yazini okurken, yer yer yuzumde gulucukler beliriverdi.sonra empati kurarak anlamaya calistim yasadiklarini..
"vay terbiyesiz" dedim su hikayenin kahramani cakma Don Juan kisisine..bir de kime benzettim biliyor musun? hani turkan soray`in sultan filminde var ya minibus soforu bulut aras.sevgilisi varken,turkan sultana kur yapiyordu terbiyesiz cesme baslarinda.:)o geldi aniden aklima.e be adam madem sevgilin var,yoluna baksana ,ona buna mavi boncuk atacagina.piskin piskin cevaplar da vermis ustelik.pehh
"ne arabesk gunler geceler yasadim,resmine bakip bakip agladim"
su sarkida gecen sozler o kadar dogru ki aslinda,ask,en cool gecinen insanlari bile salya sumuk aglatmayi basaran yegane guctur.
hangimize arabesk geceler yasatmadi ki bu ask,hangi birimiz sevdicegimizin resmine bakip bakip ,gozlerimiz balon misali sisene kadar aglamadik.
acikcasi konu ask oldugunda ,hepimiz onun yaninda arabesk kaldik.
{not; arabesk dinlemem :)}sozlukten esinlendim herhalde bi ara.neyse
cok asIk olamadim.bir platonik,bir de sahi olanindan olmak uzere iki sevda yasadim.illallah ettirip ,yaka sirktirdi.ama sunu anladim; ne kadar aci yasarsa insan,ve ne kadar akarsa gozlerden yaslar bir zaman sonra akarsu misali alip goturuyor puruzleri yurekten.
umarim gonlune misafir olup,seni uzen her insanin biraktigi o acilar ,gozyaslarinla birlikte "elvada" diyebilmislerdir sana.
sevgiler
sozluk mahallesinin kizi
anaksunamun :)
sirasiyla oy verdigim icin,yanlislikla ehh iste butonuna da basmisim:( onu yapan benim wodka.
sakin yanlis anlama canim lutfen.
Yorum Gönder