iki gündür evrene açık mesajlar gönderiyorum mavi-yeşili göreyim diye, şu adamı getir bana evren diyorum ama yok ne dediysem tersinden anlamış ki kim bilir nerelere götürdü onu da göremedim. ne dualar ediyorum Allahım ne olur o benim sevgilim olsun diye, nasıl yalvarıyorum yüce rabbime göreyim diye ama yine yok, adeta köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağardı durumunu yaşıyorum. adam sırra kadem bastı yine, tuvalete gidemiyorum yahu acaba ben yokken geçer mi diye düşünmekten. sırf bu yüzden bile bana deliler gibi aşık olması lazım bu adamın yani. Allahım vazgeçtim trip atmaktan, görünce gözlerimi monçiçi gibi açıp bakacağım o mavi-yeşil gözlerine.
hayır en kötüsü de şu, pasajdan kimseye anlatamıyorum durumu. yarın bir gün bu adam sevgili yapıp geçerse bizim oralardan "aa bak seninki sevgili yapmış gördün mü?" sorularına tahammül edemem çünkü. bir tek en yakın arkadaşım elif biliyor olayı, o da kendisini görmedi daha. bugün öğlen elifle beraberken okunan ezana bile yalvardım.
- ya rab, bana mavi-yeşili ver, sevgilim olsun, benim olsun.
+ kızım deme öyle hayırlısını iste Allahtan.
- bana ne ya hayırsızlığından, hem o benim sorunum, sevgilim olsun yeter!
elif bu diyaloğun ardından "seni hiç iyi görmüyorum, kendine gel biraz ya akışına bırak" dedi. ama onu görse akışına bırakamayacağımı o da kabullenir. neden ortalıkta mavi-yeşil diye diye gezdiğimi anlar o zaman. tam hayalimdeki profil adam ya, hayalimde birinin olduğunu bile bu adamı gördükten sonra kavrayabildim.
ümidim yarında, yarın belki görürüm. zaten bugün onun dışında ne kadar istenmeyen talip varsa gördüm herbirini. bir tanesi kibarlıktan kırılacak nerdeyse ama olamaz böyle birşey. hiç tarzım değil, hem top sakalı var, hem teni bembeyaz ölü gibi, hem de saçları uzun ve siyah. uzun saçlı erkeklere karşı bir antipatim yok elbette ama adamın saçları benimkinden daha güzel neredeyse ve daha sağlıklı. bu şartlar altında bir ilişki yürütemem, o saçları kıskanırım yani. bir de kırıla kırıla konuşması yok mu, ben bağyan olduğum halde o kadar kasmıyorum kendimi. bir de entel tavırları var ki, ölür müsün öldürür müsün. her konuda bilgi sahibi pozlarında falan böyle. tamam bilgili ve zeki erkeklerden hoşlanıyorum zaten ama her fırsatta ne kadar çok şey bildiğini kanıtlamaya çalışan erkek itici oluyor. sorarsak söyle, konu açılırsa anlat di mi ama?
öteki de tam bir çocuk. diğerinin aksine entellikle alakası yok. sevgilisi var hatta şu ara. kızdan "benim hatun" diye bahsediyor falan, al eline terliği vur ağzına o zaman. bugün geldi mağazaya, bizim mağaza sorumlusu abla çok sever onu, sohbet ediyorlar ama bana da laf sokuyo küçük beyniyle. "sen beni yaktın inşallah yanarsın" triplerinde. acaba onun ahı mı tuttu nan beni de mavi-yeşilime bir türlü kavuşmak nasip olmadı. bir de "bedenim onun ama ruhum hep seninle" ayakları yok mu, al adamı öldür öldür bırak yani. haa pardon adam mı dedim, çocuk daha abileri ablaları çocuk.
sanırım beni bu ikisinin ahı tuttu, mavi-yeşil için ölüp tükendiğim, her boş anımda gelsin diye hatimler indirdiğim şu günlerde bu iki laleyi görüyorum bir tek. ama öyle de birşey varsa var yaaaa, ahdım olsun yakarım çıralarını. çok sinirlendim ama. şimdi en iyisi gidip solitairede fal açayım biraz kafam dağılsın, sonra da sözlük'te takılırım biraz. dün akşam çok eğlenceliydi ortam, merak ederseniz sözlüğümüz bir tık ötede. ben de wodkaenerjii adıyla yazmaya çabalıyorum falan işte. öpüyorum herkesleri, kendinize iyi bakın veeeee tabi ki cherry ve mavi-yeşil için dua edin de kavuşsunlar.
1 Aralık 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 kişi olaya son noktayı koymuş:
Yorum Gönder