uslu bir kız olamadım. daha doğrusu, tırsak, çekingen, sakin, uyumlu, itaatkar... doğrularıma aykırı gelen şey her neyse, önümden çekilmeli, bizzat ellerimle çekmeliyim. yüze gülüp, arkadan iş çeviren korkaklardan, küçük hesapların peşinde koşan insanlardan da olamadım ne yazık ki. sonucunda, benim olacak şey her neyse, çok büyük, çok ihtişamlı olmalı. mücadelem buna değmeli, benim olduğuna o da mutlu olmalı, olmak zorunda.
hani olur ya, iyilik perisi stayla takılan kızlar, olamadım onlardan. kimseye iyilik yapmak gibi bir derdim yok çok şükür, ancak çok sevdiğim biri için çaba harcamaya zahmet gösteririm. onun dışında, az sevdiğim yahut sevmediğim insanların eceline engel olabilme ihtimalim olsa, olmam olamam. yapım böyle, canım acırsa, kanatırım, ağlatırım. belki ben de çok gözyaşı dökerim ama, bunu bilen, buna tanık olan da yalnızca ben olurum. iki yüzlü kadınlardan olamayacağım hiçbir zaman. içten içe, sinsice planlar yapan, ama görünürde -az daha sıksa kendini kanatları çıkıverecekmiş gibi- melek kesilen kadınlardan nefret ettim oldum olası. her türlü şerri, nefreti hakediyorlar, haketmeliler, yalan mı?annem hep, insanlardan çok fazla nefret ettiğimi düşünür. halbuki ben insanların tümünden değil, tekerime çomak sokmaya çalışanlardan nefret ediyorum. eğer, bütün insanlar tekerime çomak sokmaya çalışıyorsa, birinci vazifem her birinin tek tek ocağına incir ağacı dikmek olacaktır. seviyorum böyle ata sözlerini, ne güzel demiş atalarımız di mi "ocağa incir ağacı dikmek", "ekmeğine kan doğramak"... aslında, bu takımdaki kimselerin şu sözü aklından çıkarmaması da iyi olabilir, "canına susamak" tabiri caizse eğer, birisi alenen ofsayta düşüyorsa nazarımda, canına susadığının resmidir. hayır hayır, canımı sıkan insanları öldüren bir seri katil değilim elbette, ama ölmeyi bile arzulayacak kadar yakabilirim canını.
tüm bu yetkileri, "çok ta fifi" kanunlarından alıyorum. ha bir de çok tepem attığında, votkaya da danışırım. nedendir bilinmez, votka kanıma işlediğinde, bambaşka bir insan oluyorum. hayır hayır, o ne dediğini bilmeyenlerden değil. susup, arada bir gülüp, bolca düşünüp binbir şeytanlığı huzurumda oylamaya alıyorum. az gül, az sus, az düşün ve karar ver. şeytanın işi yok, sürekli yeni fikirlerle geliyor karşıma, beni baştan çıkartıyor bazen. kötü bir insan değilim, ancak canımı sıkan insanlara karşı acımasızım biraz. hatta fazlaca. bu yüzdendir ki, şeytan da beni hep tepem atık olduğu zamanlarda ziyaret eder. velhasıl, seviyeli bir ilişkimiz var, arkadaş kontenjanından. son olarak, ismim olan wodkayla, kanımın votkaya susamasından destek alarak bir kez daha gurur duyuyorum. alkol, bütün kötülüklerin kraliçesidir.