8 Kasım 2012 Perşembe

anti-stress palavrası

normalde dert dinlemeyi sevmem, hatta prensip olarak çok çok yakınım olmayan insanların problemleriyle ilgilenmem bile ama bu seferlik küçük bi müstesna tanıyorum bu mevzuya. pasajdan komşumuzun annesi meme kanseri olabilir ve kız aşırı derecede üzgün. normal olarak tabi. seda'yı öyle üzgün, mutsuz gördüğüm zaman otomatikman üzülür oldum. henüz durumun ne olduğunu anlamak için tahliller yapılıyor ama ben de bi yandan seda'ya moral vermeye çalışıyorum, bi yandan da onu en kötü sonuç ihtimaline hazırlamaya çalışıyorum. hayat garip, kimin başına ne zaman ne gelecek belli değil. yarın sabah uyanıp uyanmayacağımızdan ya da uyandığımızda hayatımızın bir anda fazlasıyla değişip değişmeyeceğinden emin olmadığımız bir hayattan çok fazla şey bekler, kendimizi çok fazla sıkınıya sokar olduk. modern çağın kalıtsal hastalığı bu aslında; stres.
fazlasıyla bulaşıcı olan bu sendromu atlatmanın pek mümkünü yok açıkçası. sülalem raad diyemiyorsan, vurdumduymaz değilsen -ki bence vurdumduymazlığın da bir sınırı olmalı, zirvesinde olanlarla da hayat çekilmez-, en küçük şeyleri bile kafana takıp günlerce uyuyamıyorsan, sinirden tırnaklarını yiyor veya kopartıyorsan, takıntıların varsa, kuruntuların varsa tebrikler, modern çağın en büyük hastalıklarından birine yakalanmışsın demektir.
zaten bunu da kâra çevirmek isteyen firmaların anti-stress şampuanları, duş jelleri, kremleri, ayak bakım kremleri vs. mevcut piyasada. ancak ben hiç kullandığım krem sayesinde stresten kurtulduğumu hatırlamıyorum. ha girersin sıcak bi duş alırsın, güzel kokan bi duş jeli kullanırsın, rahatlarsın buna kafam basar. ama hiç sürünce beni rahatlatan krem görmedim, üzerinde "yeminle bak stresten arındırır, Allah çarpsın ki doğru söylüyom" yazsa bile inanmam açıkçası. sırf üzerinde anti-stress yazıyor diye kerameti 3 lira olan şeyi 7 liraya kakalamaya çalışıyorlar işte. biz de saf saf inanıp rahatlamak için alıyoruz.
bi de reklam var şimdi, hani kadın mutfakta iş yaparken söyleniyor kocasına, kocası o esnada maç izliyor, sonra salona gidip halının üstüne basınca kadın bildiğin jelibon kıvamında bi insan oluyor ya, ben o halının kerametine inanmadığım gibi reklamı saçmalıkta dünya markası, markayı da dolandırıcı ve yalancı olarak görüyorum. ama hangi firmanın reklamıydı cidden bilmiyorum. ama yani inanmayalım bunlara canlar ya, bi halı insanı ne kadar rahatlatabilir ki? ama desen ki pufidik pufidik bi yatağa yatıcan, hava yağmurlu olucak, sabahı bırak isterse öğlen olsun alarm çalmiycak, canın istediği kadar yatıcan, ha bak insanı cidden rahatlatır bana işte bunlarla gelsinler.
 
↑Yukarı